Bu Blogda Ara

20 Aralık 2025 Cumartesi

Okan Bayülgen: “Gazze’de bunlar olurken hayat devam edemez. Yeni bir yıla da girilemez. Ertesi günde mutlu uyanılamaz!"


Yeni yıla gireceğimiz şu günlerde Okan Bayülgen’in Gazze ile ilgili yaptığı açıklamasının yeniden vaktidir:

“Gazze’de bunlar olurken hayat devam edemez. Yeni bir yıla da girilemez. Ertesi günde mutlu uyanılamaz!”

Okan Bayülgen'in bu sözleri, özellikle Gazze'deki insani trajedi devam ederken yılbaşı kutlamalarına yönelik güçlü bir vicdan çağrısı olarak büyük yankı uyandırmıştı. Önceki yıllarda (özellikle 2023-2024 geçişinde) yaptığı açıklamalar, dünyanın sessizliğine dikkat çekerek "Gazze’de bunlar olurken hayat devam edemez, yeni bir yıla da girilemez, ertesi gün de mutlu uyanılamaz" vurgusuyla birçok kişi tarafından takdir edilmiş ve paylaşılmıştı.

Gerçekten de Gazze'deki durum hâlâ kritik: Binlerce sivilin hayatını kaybettiği, altyapının büyük ölçüde yok olduğu bir ortamda, empati ve duyarlılık göstermek önemli. Bu tür hatırlatmalar, kutlamaların ötesinde acıları gündemde tutmaya yardımcı oluyor.

 

Gazze'de şu anda kış şartları tam bir felakete dönüşmüş durumda. Aralık ayı boyunca etkili olan şiddetli yağışlar ve soğuk hava dalgaları, binlerce çadırı sular altında bıraktı, sel baskınları ve hipotermi vakaları arttı.

Ne yazık ki, raporlara göre sadece son haftalarda soğuktan ve çöken binalardan dolayı en az 13-17 çocuk dahil onlarca kişi hayatını kaybetti – bebekler ve yaşlılar özellikle risk altında. Milyonlarca yerinden edilmiş insan, yetersiz barınaklarda, battaniye, ısınma malzemesi ve kışlık kıyafet eksikliğiyle mücadele ediyor.

UNRWA ve BM gibi kuruluşlar, depolarında yüz binlerce kişiye yetecek yardım malzemesi (çadır, battaniye, gıda) olduğunu söylüyor ama girişler hâlâ ciddi şekilde kısıtlanıyor, ihtiyaçlar hızla artıyor. Bu yokluk ve soğuk, zaten yıkılmış altyapı ve sağlık sisteminin üstüne eklenince acıları katlıyor.

https://youtu.be/ekrVzTF0BbY?si=XDx_-zdUZGJrKzDW

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

13 Aralık 2025 Cumartesi

Hakk'ın Rahmetine Kavuşan Op. Dr. Hatice Karahan’a Allah’tan Rahmet Diliyorum

Değerli meslektaşım, göz hastalıkları uzmanı Op. Dr. Hatice Karahan’ın Hakk'ın rahmetine kavuştuğunu derin bir üzüntüyle öğrendim. Prof. Dr. Servet Rüştü Karahan’ın kıymetli eşi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın sevgili annesi Op. Dr. Hatice Karahan’a Allah’tan rahmet; ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.

5 Aralık 2025 Cuma

Yüce Rabbimiz, “…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...” Buyurmaktadır.

Yüce Rabbimiz, “…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...”  buyurmaktadır. (Âl-i İmrân, 3/161.)

Sudan’da açlıkla, Gazze’de kuşatma ve zulümle hayata tutunmaya çalışan milyonlarca masumun çığlığı, bugün insanlığın vicdanına dokunan en büyük feryattır. Topraklara düşen her çocuk, yıkılan her ev, sönen her umut; bizlere ağır bir sorumluluk ve büyük bir sızı bırakmaktadır.

Zulüm nerede yaşanırsa yaşansın tüm insanlığın yüreğinde açılan bir yaradır. Rabbimizin rahmeti zalimlerin karanlığından daha kuşatıcıdır; mazlumun duası ise en güçlü silahtır. Bu mübarek Cuma’nın; yeryüzünde haksızlık ve gözyaşının değil, barışın, merhametin ve adaletin hâkim olmasına vesile olmasını diliyorum.

Dualarımızın; Sudan’da, Gazze’de ve dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan tüm kardeşlerimizin ferahlığına kapı aralamasını niyaz ediyorum.

Cuma’nız mübarek olsun.

 

3 Aralık 2025 Çarşamba

Libya Başmüftüsü Şeyh Sādıq al-Garyani yaptığı açıklamada, Gazze’deki ateşkes/rehine anlaşması sürecinde Mısır, Katar ve ABD’nin İsrail ihlallerine sessiz kalmasını sert sözlerle eleştirdi.

Libya Başmüftüsü Şeyh Sādıq al-Garyani, 30 Kasım 2025’te yaptığı açıklamada, Gazze’deki ateşkes/rehine anlaşması sürecinde Mısır, Katar ve ABD’nin İsrail ihlallerine sessiz kalmasını sert sözlerle eleştirdi.


2 Aralık 2025 itibarıyla sahadaki tablo da bu eleştiriyi doğruluyor:


  • 25 Ocak’ta başlayıp birkaç kez uzatılan Gazze İnsani Ateşkes Anlaşması hâlen yürürlükte olmasına rağmen, İsrail özellikle kuzey Gazze’de ateşkesi sık sık ihlal ediyor.
  • İnsani koridorların kapatılması, yardım konvoylarına ateş açılması, sivil bölgelerin bombalanması gibi ihlaller, BM ve Kızılhaç dahil birçok uluslararası aktör tarafından belgelenmiş durumda.
  • Buna karşın anlaşmanın garantörleri konumundaki Mısır, Katar ve ABD’den güçlü ve bağlayıcı bir tepki gelmiş değil.


Garyani’nin “Bu anlaşmanın garantörleri artık İsrail’in suç ortağı konumundadır” ifadesi, bölgede yaygınlaşan bir hayal kırıklığı ve güvensizlik duygusunun açık bir yansımasıdır.


Bugüne kadar Mısır, Katar veya ABD’den bu açıklamaya yönelik doğrudan bir yalanlama ya da cevap gelmiş değildir.


1 Aralık 2025 Pazartesi

Kamu Borçlarının Yeniden Yapılandırılması: Vatandaşın Nefes Alması İçin Acil ve Kapsamlı Bir Adım


 

Kamu Borçlarının Yeniden Yapılandırılması: Vatandaşın Nefes Alması İçin Acil ve Kapsamlı Bir Adım

 

Türkiye, yüksek enflasyonun yarattığı ağır ekonomik koşullar altında en büyük yüklerden birini kamu borçlarında hissediyor. Vergi dairelerine, SGK’ya, belediyelere veya çeşitli kamu kurumlarına olan borçlar; biriken faiz ve gecikme zamlarıyla birlikte milyonlarca vatandaş ve işletme için adeta aşılması güç bir duvara dönüşmüş durumda.

 

2025 yılı itibarıyla kesinleşmiş gelir ve kurumlar vergisi alacaklarının 2,8 trilyon TL’yi aşmış olması, borç sorununun artık sadece bireylerin değil, tüm ekonominin hareket alanını daralttığını açıkça gösteriyor. Ödenemeyen borçlar tüketimi azaltıyor, yatırımları erteliyor, büyüme potansiyelini zayıflatıyor.

 

Türkiye’de yaklaşık 20 milyon kişi ve işletmenin vergi dairelerine veya SGK’ya borçlu olduğu tahmin ediliyor. SGK prim borçları özellikle esnaf ve KOBİ’leri köşeye sıkıştırıyor. Trafik cezaları yeniden değerleme oranıyla katlanırken, kamu kira alacakları bile tahsil edilemez hâle gelmiş durumda.

 

13 Kasım 2025’te yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile gecikme zammı ve tecil faizi düşürülerek olumlu bir adım atıldı. Ancak ana parada indirim olmaması ve gecikme yükünün çoğunun devam etmesi nedeniyle bu düzenleme, yalnızca sınırlı bir rahatlama niteliğinde kaldı.

 

Öte yandan, 21 Ekim 2025’te TBMM’ye sunulan kapsamlı yapılandırma teklifi hâlâ Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bekliyor. Faiz yükünün her ay yaklaşık 100 milyar TL arttığı düşünüldüğünde, bu gecikmenin ekonomik maliyeti oldukça yüksek.

 

Bu noktada altı çizilmesi gereken önemli bir husus var: Yapılandırma bir af değildir. Aksine, ekonomik işleyişi rahatlatan, tahsilatı artıran, kayıt dışılığı azaltan ve piyasalara nefes aldıran zorunlu bir mali politika aracıdır. Nitekim 2021 ve 2023 yapılandırma kanunlarında tahsilat oranlarının belirgin şekilde arttığı görülmüştü.

 

Türkiye’nin mevcut şartlarında uygulanabilir bir çözüm paketi için geniş kapsamlı bir yapılandırma zorunludur. Gecikme zamlarının ve cezaların %90’a varan oranlarda silinmesi, 48 aya kadar vadeli taksitlendirme imkânı sağlanması ve başvuruların tamamen dijital hâle getirilmesi, milyonlarca kişinin ödeme kapasitesini artıracaktır.

 

Maliye’nin kendi simülasyonları bile kapsamlı bir yapılandırmanın 2026 bütçesine 300 milyar TL’nin üzerinde ek gelir sağlayabileceğini gösteriyor. Çünkü vatandaş ödeyemediği borcu değil, ödeyebileceği borcu öder.

 

Türkiye’nin 2026’ya güçlü bir başlangıç yapabilmesinin yolu, vatandaşın sırtındaki borç yükünü azaltmaktan geçiyor. Bekleyen yasa gecikmeden Meclis gündemine alınmalı ve hayata geçirilmelidir.

 

Çünkü borç yükü hafifleyen birey ve işletmeler, daha güçlü bir ekonomi demektir.

29 Kasım 2025 Cumartesi

Kutsalların anlamını korumak; geçmişimize, değerlerimize ve inancımıza sahip çıkmaktır!



“Tala’al-Bedru” kasidesi, İslam tarihinin en müstesna anlarından biri olan hicretin Medine’de karşılanışına aittir ve doğrudan Hz. Peygamber’e (s.a.v.) hitap eden mukaddes bir metindir.

Papalığın—tarihsel olarak Haçlı Seferleri’nin teşvikçisi ve siyasi sponsoru olan bir kurumun—bu ilahi ile karşılanması, hem dini sembolizmin hem de tarihsel hafızanın tahrifidir.

Bu durum sadece teolojik bir sorun değil, aynı zamanda kültürel hafızanın aşınmasıdır.

Kültürümüze, tarihimize ve mukaddesatımıza sahip çıkmak; her müminin olduğu kadar her vicdan sahibi insanın da sorumluluğudur.

https://youtu.be/vBL9DGYxJwc?si=fB_0Fi4Wf-9t1Vb5

28 Kasım 2025 Cuma

Değerli meslektaşlarım Dermatolog Dr. Vedat Çimen ve Dermatolog Dr. Dilay Baştuğ’un doğum günlerini en içten dileklerimle tebrik ediyorum.

İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nde birlikte görev yapmaktan onur duyduğum değerli meslektaşlarım Dermatolog Dr. Vedat Çimen ve Dermatolog Dr. Dilay Baştuğ’un doğum günlerini en içten dileklerimle tebrik ediyorum.


Mesleki birikimleri, hastalarımıza gösterdikleri özveri ve insani yaklaşımlarıyla hastanemize önemli katkılar sunuyorlar.


Yeni yaşlarının sağlık, mutluluk ve başarılarla dolu; huzurlu, bereketli ve gönüllerince bir yıl olmasını diliyorum.


https://www.instagram.com/p/DRmy7lyDNRf/?igsh=MW4weDl4ajI1dm8ybg==