30 Eylül 2021 Perşembe

Bak dostum!

Bak dostum!

Cahil ile dost olma; İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

Saygısızla dost olma; Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

Aç gözlü ile dost olma; İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün,

Görgüsüzle dost olma; Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

Kibirliyle dost olma; Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

Ukalayla dost olma; Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

Namertle dost olma; Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

İlim bil, irfan bil, söz bil

İkram bil, kural bil, doyum bil

Usul bil, adap bil, sınır bil

Yol bil, yordam bil

Hal bil, ahval bil, gönül bil

Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma

Mert ol, yürekli ol

Kimsenin umudunu kırma

Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana


ŞEYH EDEBALİ

 

28 Eylül 2021 Salı

25 Eylül 2021 Cumartesi

Senin Ne Dolaplar Çevirdiğini Biliyorum!

'Dönme Dolap’ kelimesinin kökeni, Anadolu’da konaklardaki bir mimari sisteme dayanıyormuş. Eski konaklarda haremlik ve selamlık vardır. Konaklarda mutfakta çalışan genç kızlarla servis işlerini yapan genç erkekler birbirlerini görmesinler diye bir yanı mutfağa, bir yanı avluya bakan dönme dolaplar bulunuyormuş. Mutfakta pişen yemek bu dolaba konuyor ve dolap çevriliyor ardından avluda çalışanlar bu yemekleri mutfakla hiç teması olmadan servis edebiliyormuş.

Fakat zamanla bu dolaba gizlice mektuplar koyulmaya ve gençler aralarında iletişim kurmaya başlamışlar. Hatta rivayete göre “Ben senin ne dolaplar çevirdiğini biliyorum” lafı ve ‘dolap çevirme’ deyimi de bunun üzerine ortaya çıkmıştır.

https://youtu.be/GNfhMFa54Lw

Okçuluğun dahisi Mete Gazoz, bu kitabı sana adıyorum


Yazar Paulo Coelho yayınladığı videoda, Türkçe'ye yeni çevrilen kitabı Okçu'nun Yolu’nu, Olimpiyat Şampiyonu Milli Sporcu Mete Gazoz'a adadığını duyurdu. https://youtu.be/ze6ZN6TDJMI

24 Eylül 2021 Cuma

Birisi, sana zulmettiği zaman ondan intikam alma..! Aksine uzaktan izle..! Kaderi göreceksin; Kader, hesabı görmekte eşsizdir!


Birisi, sana zulmettiği zaman ondan intikam alma..!  


Aksine uzaktan izle..!    

Kaderi göreceksin; 
Kader, hesabı görmekte eşsizdir!  

Şa'râvî

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle dua ederdi:


Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle dua ederdi: 

“Allahım! Ben, senin rahmetini istiyorum. Beni göz açıp kapayıncaya kadar bile nefsimin eline bırakma. Benim bütün işlerimi yoluna koy. Senden başka hiçbir ilâh yoktur.” (Ebû Dâvûd, Edeb 100) 

Cumanız mübarek olsun.

20 Eylül 2021 Pazartesi

"Dost, kıdem itibariyle akrabadan öndedir."


"Dost, kıdem itibariyle akrabadan öndedir. Bunu vefat ilanlarında da görürsünüz. Bu ilanlar şöyle sona erer: ‘Dost ve akrabalarına duyurulur’. Akrabadan önce dosta duyurulur. Namazınızı bir dost kaldırsın, bir dost kabre indirsin. O, başkadır.” 

Bandırmalı Tatlıcı Ali Öztaylan Efendi (k.s)

“Bunlarda kul hakkı, korkusu var. Haram yemezler. Kayda gerek yok…”


Ekmekçi Hayk kim midir? Doğma büyüme Konya­lı, Gregoryan bir Osmanlı Ermenisi. İyi bir esnaf, fe­dakâr bir ekmek dağıtıcısı. Sırtın­da sıcak somunla dolu küfe, aha­linin soğuktan dışarı çıkamadığı günlerde bile aksatmadan sokak sokak dolaşıp kapıdan ekmek satı­şı yapan bir seyyar. Üstelik ekme­ğin bile veresiye olduğu yokluk yıl­larında…

 

Her esnaf gibi Ekmekçi Hayk’ın da veresiye defteri, vakti gelince tahsilât derdi, telaşı izahtan vares­tedir. Bütün bunlar sıradan şeyler­dir ama sıradan bir Osmanlı Erme­nisi, mesleğinin erbabı bir insan olmaktan öte Hayk Efendi’yi tari­he mal eden, geçmişten geleceğe mesajlar taşıyan enteresan bir yönü vardır: Müslümana güveni, itimadı.

 

Hikâye ilginç. Hayk Efendi’nin veresiye defterinde Müslüman is­mine rastlanmaz. Çünkü Ekmek­çi Hayk Müslüman müşterilerinin hesabını tutmaya gerek duymaz. Duruma vakıf olup bu itimadı bi­raz kıskanan, yadırgayan komşu­su Nubar Efendi’ye verdiği cevap aslında bugünün Müslümanlarına tertemiz bir selamdır:

 

“Bunlarda kul hakkı, korkusu var. Haram yemezler. Kayda gerek yok…”

https://www.derintarih.com/osmanli-tarihi/hayk-efendinin-veresiye-defterinde-nicin-musluman-kaydi-yok/ 




19 Eylül 2021 Pazar

“Batan bir diken bile olsa başına gelen her musibet/acı, Müslüman'ın günahlarına kefaret olur.”


Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Batan bir diken bile olsa başına gelen her musibet/acı, Müslüman'ın günahlarına kefaret olur.” (Müslim, Birr, 49)

18 Eylül 2021 Cumartesi

Erkin Alptekin’e, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.


Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi’nde tedavi gören Doğu Türkistan’ın efsanevi lideri merhum İsa Yusuf Alptekin’in büyük oğlu Dünya Uygur Kongresi Kurucu Başkanı Erkin Alptekin’e, en kısa zamanda sağlığına kavuşması duasıyla geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.

“Eline, diline, beline sahip ol! Kapını, kalbini, alnını açık tut!"


“Eline, diline, beline sahip ol! Kapını, kalbini, alnını açık tut! Eşine, işine, aşına özen göster. Harama bakma, haram yeme, haram içme! Yanlış ölçme, eksik tartma! Dünya malına tamah etme! Kuvvetli iken affetmesini, hiddetli iken yumuşamasını bil!”

Ahî Evrân Velî (k.s.)

17 Eylül 2021 Cuma

Demokrasi Şehitlerimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı Rahmetle Anıyorum.


Ülke demokrasi tarihini lekeleyen 27 Mayıs Darbesi'nden sonra 9 ay 27 gün süren Yassıada Yargılamaları sonunda; millet adına karar verme yetkisi bulunmayan cuntacılar tarafından haksız, hukuksuz ve sözde yargılama ile vicdansızca idam cezasına çarptırılarak, Bursa’nın İmralı Adası’nda 17 Eylül 1961 tarihinde Türkiye siyasi tarihinde idam edilen ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan merhum #AdnanMenderes ile 16 Eylül 1961’de tarihinde idam edilen Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ı, şehadetlerinin 60. sene-i devriyesinde rahmetle yâd ediyorum. Ruhları şad, kabirleri nur, mekanları cennet olsun.

Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda Devletim ve Milletime ebedi saadetler dilerim!


"Kimseye dargın değilim. Kırgınlığım yok. Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda Devletim ve Milletime ebedi saadetler dilerim!” 

#AdnanMenderes

"Bir nar ağacı var, bir de dar ağacı; namerde nar düştü, yiğide dar ağacı!"



"Bir nar ağacı var, bir de darağacı; namerde nar düştü, yiğide darağacı!"


16 Eylül 2021 Perşembe

Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder!


Yüce Rabbimiz, şöyle buyuruyor:

"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl, 90)

Cumanız mübarek olsun.


Adalet gecikmez tez verilmeli!


Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir.

Temele taş bulmak gecikebilir.

Devlete baş bulmak gecikebilir.

Adalet gecikmez tez verilmeli. 

 

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu


14 Eylül 2021 Salı

İstanbul’un En Uzun İsimli Camisi: Kadı Hüsameddin Çamaşırcı Hacı Mustafa Efendi 18 Sekbanlar Camisi

İstanbul’un en uzun isimli camisi olarak kayıtlarda yer alan Fatih'teki Kadı Hüsameddin Çamaşırcı Hacı Mustafa Efendi 18 Sekbanlar Camisi'nin adını kimse söyleyemiyor.
https://youtu.be/Bb5po1u-z38

Sayın Oğuzhan Asiltürk Beyefendi’ye, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.


Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu ve Milli Görüş Vakfı Başkanı Sayın Oğuzhan Asiltürk Beyefendi’ye, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor; Yüce Rabbimizden, Eş-Şafi ismi şerifi hürmetine acil şifalar niyaz ediyorum. 

“Cenab-ı Hak, kıyamete kadar minarelerden ezan seslerini eksik etmesin.”

 

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ile Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin, Diyarbakır Sur Ulu Cami'de çifte ezan okudu.

Diyarbakır’da 93 hafızın icazet aldığı merasimin ardından Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ve Şahin, ikindi ezanını birlikte okudu. Ezanın ardından Başkan Erbaş, cemaate ikindi namazını kıldırdı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ezanın videosunu, “Cenab-ı Hak, kıyamete kadar minarelerden ezan seslerini eksik etmesin.” temennisiyle sosyal medya hesaplarından paylaştı.

https://youtu.be/PsNj2AS5dLc

13 Eylül 2021 Pazartesi

Çorak Araziye 12 Bin Ton Portakal Kabuğu Döktüler, Yıllar Sonra Yaşanan Değişime İnanamadılar

90’ların sonunda Kosta Rika’daki tahrip edilen ormanlara portakal kabuğu boşaltan çevre bilimciler, 20 yıl sonra yıllar önce yaptıklarının sonucunu görmeye gidince gördükleri karşısında şaşkına döndüler.

Yıllardır insanoğlunun tüm ihtiyaçlarını karşılayan doğadan zamanla hep daha fazlası beklendi. Bitmek tükenmek bilmeyen istekler için her seferinde doğaya başvuran insanoğlu, bir süre sonra doğanın kendisine verdikleriyle yetinmeyip onu yok etmeye başladı. Bu durumdan Güney Amerika’da bulunan Yağmur Ormanları da nasibini aldı elbette. İki çevre bilimci, insanların daha fazla palm yağı elde edip daha çok para kazanmak için Kosta Rika’daki ormanları yok etmesine seyirci kalmadı ve işe koyuldu.

90’ların sonunda Pensilvanya Üniversitesi’nde çalışan çevre bilimci Daniel Janzen ve Winnie Hallwachs çifti, Kosta Rika’daki bir portakal fabrikasıyla görüşerek onlardan portakal kabuklarını önemli bir iş için kullanmaya ikna ettiler. Fabrika yetkilileri doğaya katkıda bulunmak için çevre bilimcilerin sözünü dinledi ve tahrip olan bölgeye kamyonlarla portakal kabuğu boşalttı.

Bunun bir yıl ardından, bir başka şirket portakal kabuklarını bu alana boşaltan şirketi mahkemeye verdi. Şirket mahkeme kararıyla portakal kabuklarını bu alana boşaltmayı durdurdu. Mahkeme kararı çıkana dek buraya çoktan bin kamyon gitmiş ve 12 bin metrik ton portakal kabuğu bırakmıştı. Proje daha sonra unutuldu.

16 yıl sonra iki çevrebilimci buraya geri dönüp yaptıklarının sonucu merak etti. Ancak tahrip edilen bölgeyi bir türlü bulamadılar. Her yerde ağaç vardı. Doğru yere gelmişlerdi. Ancak bölge tamamen değişmişti. 16 yıl önce buraya bırakılan portakal kabukları, tahrip edilen alanın yeniden canlanmasına yardımcı olmuştu. Yaklaşık 100 metre ötede bulunan ama neredeyse hiç etkilenmemiş başka bir alan ile karşılaştırılınca, atıkların bırakıldığı alanda daha fazla çeşit ağaç türü, yeşillikler ve doğal eski orman türü olan iki ağaç türü daha bulmuşlardı. 

Projenin şikâyetler yüzünden erken terk edilmesi sebebiyle hemen hemen hiç müdahale edilmemesi bu işe katkı vermişti. Toprak verimli hale gelmiş, her yerde ağaç çıkmış ve burası hayvanların yaşam alanı haline gelmişti.

https://youtu.be/mc-xeXvN7w4

 

12 Eylül 2021 Pazar

Prof. Dr. Gülümser Heper ile Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Arasında Aşı Tartışması

Prof. Dr. Gülümser Heper ile Prof. Dr. Mehmet Ceyhan arasında aşı tartışması
https://youtu.be/WPro9gexpTs

Prof. Dr. Kerim Güler, Rahmetli Prof. Dr. Ferhan Berker Hoca ile İlgili Şu Hatırayı Paylaşıyor

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana
Bilim Dalı'nda görev yapan Prof. Dr. Kerim Güler, rahmetli Profesör Doktor
Ferhan Berker hoca ilgili şu hatırayı paylaşıyor:

Bir gün koroner nöbetçisiyim, bana telefon etti.

“Kerimciğim dedi, size kapıcımı gönderiyorum. Ben Bodrum'dayım.
Kapıcım, inferior infarktus ve tam blok” dedi.

Tabii, hoca çok kıdemli. Peki, hocam gönderin gelsin. Elektroyu
gördünüz mü dedim.

“Ben görmedim, bana tarif etti” dedi.

Kapıcı geldi, inferior-tam blok! Tabi, ben çok şaşırmış vaziyette!
Hoca dedim, size ne sordu?

“Elektro'na karşıdan bak bakıyım”, “Camiye benzer yerler var mı?” demiş.

Kapıcı görüyor, camiye benzer yerler var. Pardee dalgası var.
Ondan sonra tabii anladım.

Altında ne yazıyor demiş. 2-3. Bunları da görünce, inferior!

Peki, ritmi tabi çok merak ediyorum. Tam blok tanısı nasıl oldu,
diye. Başka bir şey sordu mu? dedim.

Sordu dedi. “İki minare arası kaç çizgi var?”

Bir de onları saydırmış. İnferior-tam blok!

Böyle hocalar vardı..."


https://youtu.be/D1v1fqfAZhI

10 Eylül 2021 Cuma

Mezarcının, Kabirde Cennet Bahçesi'nin Açılmasını Görmesi ve Sonrası

İlim Talebesi ve İlim Talebesine Yardım Edenin Mükâfatı:

Bir vakitler şu anda Şam’da “Dahdah” denilen bir mezarlık vardı. Bu mezarlık ekseriyetle âlimlerin, şehitlerin, mücahitlerin defnedildiği bir kabristan idi. Bu kabristanlıkta da kabir kazma işlerini yapan bir adam vardı. Yani mezarcılık yapıyordu.


Günlerden bir gün bir kadın geldi kendisi için bir kabir kazmasını istedi. Adam kabri kazdı. Bir saat sonra cenaze geldi. Ama cenaze ile beraber çok az kimse gelir. Cenaze yere indirilir.


Tabut açılır. Ve bu mezarcı cenazeyi alıp kabre koymak ister. Tam Bu esnada kabir açılır cennet bahçelerinden bir bahçe oluverir. İki kişi at üzerinde gelip cenazeyi alıp gittiklerini görür. Bizim mezarcı adam bayılır yere düşer. Diğer adamlar onun gördüğünü görmemişlerdir. Neyse oradaki adamlar yüzüne su serpip ayılmasını sağlarlar. Cenaze sahibi kadın bırakıp gider. Cenazeye katılan birkaç adam Sana ne oldu neden bayıldın diye mezarcıya ısrarla sorarlar. Mezarcı;


– Vallahi çok acayip şeyler gördüm dedi ve gördüklerini anlattı. Adamlar;


– Sübhanallah bu adam hayal gördü herhalde deyip bırakıp giderler. Arada aylar geçti yine o kadın çıkageldi mezarcıdan bir mezar daha kazmasını istedi. Kabir kazıldı. Cenaze getirildi.

 

Yine mezarcı cenazeyi kabre koyarken kabir yine cennet bahçelerinden bir bahçe oluverdi. İki kişi gelip cenazeyi alıp gittiler. Mezarcı bu sefer cesur davrandı ve bayılmadı. Hadiseyi yine sadece o görmüştü. Ve cenazeden sonra kadını takip etti, kadına;


– Sen kimsin? Nereden geliyorsun. Sen neyin nesisin ey kadın söyle bakalım dedi. Kadın;


– Ey mezarcı! Lütfen beni derdimle baş başa bırak. Cenaze benim oğlumdu, onu kaybettim. Bir oğlum daha vardı birkaç ay önce de onu kaybettim. Adam dedi ki;


– Bu iki cenaze de senin miydi?


– Evet dedi kadın. Hayırdır neden soruyorsun?


– Vallahi ben çok acayip şeyler gördüm ilkinde kabire koyunca kabir birden cennet bahçelerinden bir bahçe oluverdi. Ve iki atlı onu alıp gitti. İkinci oğlunda da aynısı oldu. Onlar ne amel işlediler de Hazreti Allah onlardan razı oldu da bu büyük lütfa nail oldular. Lütfen bana anlat dedi.


Kadın dedi ki;


– İlk ölen oğlum Kuran talebesi, ilim tahsil ediyordu. Hastalandı, maalesef vefat etti. İkinci oğlumda marangozluk yapardı. Babaları öldüğü için ilim talebesi olan kardeşinin ihtiyaçlarını o karşılardı. Ama ne garip tecellidir ki, her ikisini de kaybettim. Mezarcı;


– Tamam, ey kadın. Ben alacağımı aldım dedi.


Mezarcı işin aslını anlamıştı. Derhal mezarcılığı bırakmaya karar verdi. Ve Cami’ut tevbe mescidine gitti. Şeyh Said el Burhani hazretlerinin huzuruna vardı. Şeyh talebe okutmakla meşguldü. Nur yüzlü bu zat başını kaldırdı;


– Buyur evladım bir şey mi soracaksın diye ona teveccüh etti. Mezarcı;


– Efendim ben ilim öğrenmek için geldim eğer kabul buyurursanız. Şeyh;


– Evladım sen 45-50 yaşına gelmişsin. Bu saate kadar hiç okumamışsın. Nasıl yapacaksın. Bu saatten sonra niçin böyle bir karar aldın? Deyince mezarcı başından geçen hadiseleri tek tek anlattı. Bunun üzerine hocası;


– Tamam, evlâdım başla o zaman ve Allah’a tevekkül et, inşallah muvaffak olursun dedi.


Mezarcı büyük bir azimle başladı okumaya ve çok kısa zaman büyük mesafeler aldı. Öyle oldu ki zamanının en büyük âlimleri arasına girdi.


İşte bu zat Eş-şeyh Abdurrahman el Haffar hazretleridir. Bundan sonra ailesinin tamamının ilim talebesi olmasını sağlamıştır. En sonları Abdürazzak El Haffar’dır ki Şam’ın en büyük âlimlerinden olmuştur.

 

İşte size anlattığım bu yaşanmış gerçek kıssa Allahü Teâlâ’nın ilim talebesine ve ilim okuyan talebeye yardım edene nasıl bir muamele de bulunduğunu bu hadise ile sizi müjdelemek içindir. Her iki zümrenin de büyük ecir ve mükâfatlara nail olacağını zaten Allah Rasülü (sav) de müjdelemiştir.

 

https://youtu.be/xeevQA7C_eY

9 Eylül 2021 Perşembe

Acaba garsonluğa mı başlasak, ne dersiniz?

İstanbul'da 8 bin 400 lira maaş veren kebapçı, garson bulamıyor! Acaba garsonluğa mı başlasak, ne dersiniz?
https://youtu.be/w9fuBXSJgf4