30 Temmuz 2021 Cuma

#Marmaris’teki yangın söndürme çalışmalarında ekiplere su taşıyan Şahin Akdemir’in vefat haberi yüreğimizi yaktı.


Muğla/Marmaris’te ormanlarımızın yanmasına duyarsız kalmayarak katıldığı çalışmalarda, yangın söndürme ekiplerine gönüllü olarak su taşırken kullandığı motosikletin devrilmesi sonucu 25 yaşında vefat eden güzel kalpli Şahin Akdemir'e Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ruhu şâd, kabri nur, mekânı cennet olsun. Kederli ailesine, dost, akraba ile sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Yüce Rabbimiz; ülkemize, İslâm âlemine, Türk dünyasına ve bütün insanlığa hizmet edenlerden razı olsun.

https://youtu.be/HMXImz6waf0

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu!"



Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: 

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah –dönüş yapsınlar diye– işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor!” (Rûm, 30/41.)

Cumanız mübarek olsun.

https://youtu.be/UM6yxZ4NtaI 

29 Temmuz 2021 Perşembe

Op. Dr. Ali Kalyoncu’ya, Allah'tan rahmet niyaz ediyorum.


İstanbul Beylikdüzü Devlet Hastanesi Başhekimi, değerli meslektaşımız merhum Op. Dr. Ali Kalyoncu’ya, Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ruhu şâd, kabri nur, mekânı cennet olsun. Başta kederli ailesi olmak üzere akrabaları, tüm mesai arkadaşları ile sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Yurdumuzun dört bir yanında orman yangınlarıyla boğuşuyoruz!

Yurdumuzun dört bir yanında orman yangınlarıyla boğuşuyoruz. Ağaçlarımız, hayvanlarımız, evlerimiz, barklarımız, doğamız, memleketimiz yanıyor. Kahramanlarımız, büyük bir özveri ve gayretle yangınlara mücadeleye devam ediyor. Bu yangınlar sırasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
https://youtu.be/LjlXghGwq1I

28 Temmuz 2021 Çarşamba

NE HOR GÖR, NE DE İNCİT!

Eskiden hukuk fakültesini birincilikle bitirenleri mükâfat olarak Medîne-i Münevvere’ye kadı (hâkim) olarak tayin fazla ederlermiş. Gönlü Rasûlullah aşkı ile dolu olan bir genç bunu duyunca bütün gayretini sarf ederek, hukuk fakültesini birincilikle bitirmeye karar vermiş. Gündüz okulda, gece ise evinde mum ışığında ders çalışır, uyku bastırınca parmağını yanan muma tutar, parmağını yakar, uykusunu dağıtırmış. Bir de adak adamış: “Eğer ben bu okulu birincilikle bitirir, Medine’ye hâkim olursam, yolda ilk karşıma çıkıp, benden yardım isteyene cebimdeki en büyük parayı vereceğim.” diye.

Neticede okulu birincilikle bitirip Medine’ye hâkim olmaya hak kazanır. Tayini yazılır ve yolcu edilir. Uzun bir yolculuktan sonra yolu Şam’a uğrar. Emeviye Camii’nde namaz kılıp, Allah’a şükürler eder. Fakat gönlü Rasûlullah aşkı ile yandığı için orada çok fazla eğlenmeden tekrar yola koyulmak için davranır. Zira tüm arzusu hasret olduğu Rasûlullah’a ve o mukaddes topraklara bir an evvel ulaşıp hasret gidermektir. Bu hasret ve muhabbet hali içerisinde camiden çıkarken gözleri dolar ve bir an Rasûlullah’a kavuşmuş gibi bir hâl zuhur eder kendisinde. Ağlar bir halde camiden çıktığında bir meczup karşısına geçerek:

“-Şey’en lillah! (Allah için bir şey ver.)” der. Genç hâkim, cebinde ona vereceği bozuklukları araştırırken meczup:

“-Genç hâkim, adağını unutma!” der. Genç hâkim irkilir. Çok şaşırmıştır… «Bu adam da kim? Yapmış olduğum adağı nereden biliyor?» diye düşünerek elini cebine götürür ve cebindeki en büyük para olan beşibirliği çıkarıp, hiç tereddüt etmeden meczuba uzatır. Uzatırken de:

“-Allah için Rasûlullah aşkına, canımı istesen veririm… Helâl olsun.” der. Meczup, parayı alır almaz oradan uzaklaşır. Uzaklaşırken de anlaşılmayan birtakım şeyler söylemektedir…

Daha sonra yoluna devam eden sevdalı hâkim, haftalar süren meşakkatli bir yolculuğun nihayetinde âşık olduğu Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘ in şehrine varır. Onu karşılamaya gelenler, genç hâkimi alıp, ikâmet edeceği yere götürürler.

Genç hâkim, vardığı yerde fazla eğlenmeden ilk iş olarak abdestini tazeler ve Rasûlullah’ı ziyaret etmek üzere Ravza-i Mutahhara’ya gider. Ravza’nın kapısını bu genç hâkime açarlar ve: «Buyur!» derler. Genç hâkim, bir edep âbidesi hâlinde salât u selâm getirerek Ravza’ya girer. Bir de ne görsün?!. Birisi ayaklarını Rasûlullah’a karşı uzatmış vaziyette, huzûr-ı Peygamberî’de upuzun yatıyor!.. Bu durum genç hâkimin çok zoruna gider. Rasûl’e karşı yapılan bu saygısızlığı bir türlü hazmedemez ve o zâtı îkaz amacıyla ayağının ucuyla ayaklarına dokunur. Yatan adam başını kaldırıp dik dik genç hâkime baktıktan sonra tekrar başını koyar ve uyumaya devam eder. Adamın pervasızlığını gören hâkim, kendi iç huzuruna halel gelmesin diye îkazında ısrar etmeden ziyaretini îfâya koyulur.

Genç hâkim ziyaretini yapar, arzusuna nâil olmanın huzuru içinde ikâmetgâhına döner ve istirahata çekilir. Kısa bir dalıştan sonra rüyâ görür:

İki polis genç hâkime:

“-Genç hâkim, mahkemeden çağrılıyorsunuz, götürmeye geldik.” demektedir.

“-Ne imiş suçum, ne yapmışım?”

“-Bilmeyiz ama daha gelir gelmez bu diyarlarda bir hâkim olarak suç işlemen çok abes oldu.” derler. Genç hâkimi alıp mahkemeye götürürler. Genç hâkim, mahkeme heyetinin karşısına çıkınca donup kalır… Çünkü heyetin başkanı Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, sağda Ebûbekir ve Ömer, solda Osman ve Ali -radıyallâhu anhüm- oturmaktadır. Sonra kafasını dâvâcıdan tarafa çevirir, dâvâcıya bakar, biraz evvel Ravza’da yatan kişidir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“-Genç hâkim, hakkınızda şikâyet var, benim huzurumda şu kardeşini rahatsız etmişsin, doğru mu?” diye sorar.

“-Doğru yâ Rasûlâllah! Doğru ama ben onu incitmek için değil, huzurunuzda edebe uymayan bir hâlde olduğunu görüp kendine gelmesi için îkaz etmek istemiş ve ayaklarına ayağımla dokunmuştum. Kötü bir niyetim yoktu.” der. Dâvâcıya dönen Rasûlullah:

“-Dâvâ ettiğin kişiyi dinledin, ne diyorsun?” diye sorar. Adam:

“-Mademki niyeti iyi imiş, ben de onu affettim, yâ Rasûlallah!” der. Rasûlullah bu sefer şâhitlere dönerek:

“-Şâhit misiniz, yâ Ebâbekir, yâ Ömer, yâ Osman, yâ Ali?” deyip hepsini tek tek eliyle işaret ederek genç hâkime gösterir. Onlar da şâhitlik ederler.

Genç hâkimle dâvâcı hûzûr-ı Rasûlullah’ta kucaklaşıp, helalleşirler. Bu esnada çok heyecanlanan genç hâkim, uykusundan uyanır. Derhâl abdest alır, şükür namazı  kılar ve . Bakar ki, aynı kişi hâlâ orada aynı şekilde yatıyor. Genç hâkim, hemen davranıp yatan adamın ayaklarını öpmeye başlar. Adam, başını kaldırır:

“-Yahu sen ne biçim adamsın, biraz evvel teptin, şimdi öpüyorsun, ne var, ne istiyorsun benden?” der. Genç hâkim, özür diler ve:

“-Hakkını helâl et, efendim” der. Adam:

“-Yahu sen nasıl bir adamsın? Seninle biraz evvel Rasûlullah’ın huzurunda barışmadık mı, kucaklaşmadık mı? Hem sana senelerden beri âşık olduğun Rasûlullah’ı ve dostlarını gösterdim… Bundan başka ne istiyorsun benden? Yoksa Şam’da verdiğin beşibirliği mi istiyorsun? Al!..” diyerek beşibirliği de verip ortadan kaybolur.

https://www.yuzaki.com/2006/07/ne-hor-gor-ne-de-incit/

24 Temmuz 2021 Cumartesi

Ne kendilerini biliyorlar, ne O’nu biliyorlar. Mahlûkken, Malik gibi davranıyorlar!




Dolmuşçu Sefer, elindeki heybeyi göstererek meczuba der ki:

-Biz Gedelli’den geliyoruz. Sana kurban eti getirdiydik de…

-Sen mi getirdin kurban etini?

-Yok, beraber getirdik…

-Onu geri götürün o zaman oyalamayın beni...

Sonra devreye Ciritçi Abdullah girer ve meczuba der ki:

-Biz getirmedik. Bu etler bizden değil…

-Kimden o vakit?

-Kimin adıyla kesildiyse O’ndan… Biz aracıyız sadece…

-Kimin adıyla kesildi o zaman?

-Güneşin sahibi kimse onun adıyla kesildi

-Kimdir güneşin sahibi?

-Yıldızların ve ayın, yeryüzünün, gökyüzünün ve onların arasındakilerin, gözünle gördüğün görmediğin, aklının yettiği yetmediği, en küçük zerreden en büyük küreye kadar hepsinin yaratanı da sahibi de O... Biz nasıl ki bu tenin, canın emanetçisi isek bu etlerin de emanetçisiyiz.

-Bilen var bilmeyen var. İkisinin arasında koca bir dağ var. Hadi onu koyun şuraya da oyalamayın beni…

Ciritçi Abdullah, emaneti bırakırken meczuba dönüp der ki: Muhterem yine arada böyle yiyecek getirsek kabul eder misin?

-Sen kimden getirdiğini biliyorsun. İnsanların çoğu bilmiyor. Ne kendilerini biliyorlar, ne O’nu biliyorlar. Mahlûkken, Malik gibi davranıyorlar. Anca beni oyalıyorlar…

https://youtu.be/ofGrfKGBQDc

22 Temmuz 2021 Perşembe

Doğu Türkistan’ın efsanevi lideri merhum İsa Yusuf Alptekin'in Hayatı ve mücadelesiyle TRT Avaz Türkistan Gündemi'nde


Doğu Türkistan’ın sembol ismi, ömrünü davasına adamış olan Uygur Türkleri'nin efsanevi lideri merhum İsa Yusuf Alptekin, hayatı ve mücadelesiyle TRT Avaz Türkistan Gündemi'nde: Fahri Solak'ın konuğu, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Ömer Kul https://youtu.be/KPr8TDjZaqI

21 Temmuz 2021 Çarşamba

Grup Yürüyüş, Şair Çolpan'ın kaleme aldığı #GüzelTürkistan isimli eseri orijinal dilinde seslendirdi.

Grup Yürüyüş, Abdulhamid Süleyman Çolpan'ın kaleme aldığı #GüzelTürkistan​ isimli eseri orijinal dilinde seslendirdi.

 

Güzel Türkistan senge ne boldu?

(Güzel Türkistan sana ne oldu?)

Sebep vakitsiz güllerning soldu

(Sebepsiz ve vakitsiz güllerin soldu)

Çemenler berbad kuşlar her feryad

(Çimenler berbat oldu, kuşlar feryat ediyor)

Hemmesi mahsun bolmaz mı dil şad

(Hepsi mahzun, mutlu olmazlar mı?)

 

Bilmem ne içün kuşlar uçmaz bahçeleringde

(Bilmem neden kuşlar uçmuyor bahçelerinde)

 

Birligimizning teprenmes tagı

(Birliğimizin sarsılmaz dağı)

Ümdimizning sönmez çıragı

(Ümidimizin sönmez kandili)

Birleş ey halkım kelkendür çagı

(Birleş ey halkım zamanı geldi)

Bezensin imdi Türkistan bağı

(Süslensin şimdi Türkistan bağı)

 

Kozgal halkım yeter şunca cevrü cefalar..

(Uyan halkım yeter bunca sıkıntılar)

 

Söz: Abdulhamit Süleyman Çolpan

Klasik Gitar&Vokal: Mehmet Ali Aslan

Perküsyon: Gökhan Ergöçün

Ney: Muhammed Zülfü Yalçın

 

https://youtu.be/P2Tw3vENIo4

20 Temmuz 2021 Salı

Mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum.


Mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Daha nice bayramlara huzur ve mutluluk içinde kavuşmak dileğiyle bayramın; insanlığın ortak huzurunu tehdit eden terör ve şiddetin, savaş ve düşmanlığın yerini barış ve huzura bırakmasına, başta ülkemiz olmak üzere yurt dışındaki millet varlığımıza, gönül coğrafyamıza, acılar içerisinde kıvranan âlem-i İslam’a ve topyekûn insanlığa huzur, barış, adalet ve merhamet getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. https://youtu.be/-gMItPzRmfw 

19 Temmuz 2021 Pazartesi

18 Temmuz 2021 Pazar

İsrail polisinin eşlik ettiği binden fazla fanatik Yahudi, Mescid i Aksa'ya baskın düzenledi.

İsrail güçlerinin eşlik ettiği fanatik Yahudiler, sözde Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıldönümü olarak kabul ettikleri ve "Tişa BeAv" adını verdikleri 8 Zilhicce’ye tekabül eden 18 Temmuz pazar günü dolayısıyla Mescid-i Aksa’ya geniş çaplı bir baskın düzenledi. İsrail güçleri, baskına tepki gösteren Filistinlilere göz yaşartıcı gaz ve ses bombaları ile karşılık verdi. İsrail güçlerinin saldırılarında çok sayıda Filistinli yaralandı. https://youtu.be/GfkmzDc7x0E

15 Temmuz 2021 Perşembe

15 Temmuz #DemokrasiveMilliBirlikGünü Kutlu Olsun.


15 Temmuz #DemokrasiveMilliBirlikGünü Kutlu Olsun. Sivil iktidara karşı gerçekleştirilen #15Temmuz darbe girişiminin 5'inci yıldönümünde milleti için göğsünü siper eden tüm kahramanlarımızı bir kez daha minnetle anıyorum. Vatanımızı canları pahasına koruyan kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Darbeci hainlere geçit vermediler. Bayrağımızı yere düşürmediler. Fedakârlıklarını ve vatana adanmışlıklarını asla unutmayacağız. #15Temmuz destanı, milli iradeye karşı durulamayacağını ve hep birlikte her türlü vesayetin üstesinden geleceğimizi açıkça göstermiştir.

Ahmet Doğan Hocaefendi: Bu milletin tek gündemi, 25 kuruşluk poşet olmamalıdır!

Ahmet Doğan Hocaefendi: Doğu Türkistan, Yemen ve bütün İslam alemi Türk milletinden medet beklerken, bu milletin tek gündemi 25 kuruşluk poşet olmamalıdır! https://youtu.be/_pMu-X9KTgI

13 Temmuz 2021 Salı

Srebrenitsa Şahitleri: Artemisia Vulgaris ve Mavi Kelebekler


Tarih 11 Temmuz 1995, Avrupa’nın göbeğinde yaşanan Bosna savaşında 312.000 kişi hayatını kaybetti. Bosnalı Müslüman Türk soydaşlarımız, dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırıma tabi tutuldu. Bosna ve Kosova’da öldürülen sivillerin gömüldüğü toplu mezarların yerleri bilinmiyordu. Mavi kelebeklerin gösterdikleri yol ile Artemisia bitkisine ulaşan bilim insanları, bu artışın altında yatan nedeni bulmak için bölgede kazılara başladılar. Araştırma derinleştikçe toplu mezarlara ulaşıldı. https://www.dunyabulteni.net/balkanlar/srebrenitsa-sahitleri-artemisia-vulgaris-olum-cicegi-ve-mavi-kelebekler-h445060.html

12 Temmuz 2021 Pazartesi

Srebrenitsa Şehitlerimizi Rahmetle Yâd ediyor, Boşnak Kardeşlerimizin Acısını Paylaşıyorum.

26 yıl önce Avrupa'nın orta yerinde acımasızca katledilerek soykırıma uğrayan Srebrenitsa şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, Boşnak kardeşlerimizin acısını paylaşıyorum. İnsanlığa bu acıyı yaşatanları tekrar lanetliyorum.

Merhum Aliya İzzetbegoviç’in "Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” dediği gibi 1995 yılında kadın erkek, yaşlı genç demeden 8372 Bosnalı Müslüman Türk soydaşımızın, BM Barış Gücü Askerlerinin gözleri önünde Sırplar tarafından katledildiği  #Srebrenitsa soykırımını unutmadık, unutmayacağız!

https://youtu.be/7R1AAPWQmgE

11 Temmuz 2021 Pazar

Osmanlı Devleti'nde ilkokul ve ortaokul diploması nasıldı?

Konya’nın Bozkır ilçesindeki Bozkır İlkokulu’ndan verilen bir Osmanlı diplomasının detayları, görenleri hayrete düşürdü.

https://youtu.be/ytIXpOtfhFo

Kapı ziliyle değişen bir hayatın hikayesi: "Allah, seni önemsiyor!"

Adana'da vaiz olarak görev yapan İdris Polat'ın, bir kapı ziliyle değişen hayatın hikayesini anlattığı anlar sosyal medyada da büyük ilgi çekiyor. https://youtu.be/F_PWLiMOzjY

9 Temmuz 2021 Cuma

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:


Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Kul kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60.)

Cumanız mübarek olsun.

8 Temmuz 2021 Perşembe

6 Temmuz 2021 Salı

Denis Diderot: Yalnız iyilik yapmak yetmez, iyiliği zarafetle yapmak da lazımdır.

Norveç Aile Bakanlığı'nın hazırladığı kısa filmde bu hayatta öğrenilecek ve öğretilecek ilk dersin "iyilik" olması gerektiği anlatılıyor.


Videoda, yemek arası sırasında öğrencilerden birinin beslenme çantasının boş olduğu görüldü. Öğretmeninden izin isteyerek dışarı çıkan çocuk, okul lavabosundan su içerek açlığını bastırmaya çalışıyor. Ardından sınıfına dönen çocuk eline beslenme çantasını aldığında içinin dolu olduğunu görüyor.


Beslenme çantasına, tüm sınıf arkadaşları kendi yemeklerinden bir parça koyarken, sınıftaki çocukların durumu belli etmeden yemeklerine devam ettikleri görülüyor.


Ülke olarak bizim de her koşulda dengeli ve sağlıklı beslenme için okul müfredatımızı sorgulamamız gerekiyor.


https://youtu.be/9bJIzg1aJDU


5 Temmuz 2021 Pazartesi

Sinovac Sinovac, Biontech Biontech


Kütahya Otogarı'nda kurulan Covid-19 aşı standında görevli bir sağlık personelinin, aşıya teşvik için otogardaki görevliler gibi "Sinovac Sinovac, Biontech Biontech" seslenmesini içeren görüntüler sosyal medyada hızla yayıldı. https://youtu.be/6CtCLEpu8gM 

İstanbul 2 No’lu Barosu Başkanlığına seçilen Av. Yasin Şamlı'yı tebrik ediyorum.


İstanbul 2 No’lu Barosu’nun 1. Olağan Genel Kurulu'nda başkanlığa seçilen Av. Yasin Şamlı ve yönetim kurulu üyeleri ile diğer kurul üyelerini tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

4 Temmuz 2021 Pazar

Dr. Özlem Türeci, kendilerine üç erdemin yol gösterdiğini vurguladı: Cesaret, Tevazu, Sebat etmek

SABANCI Üniversitesi'ndeki mezuniyet töreni vesilesiyle dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Sabancı Üniversitesi’nde mezunlara seslenmekten dolayı gurur duyduğunu belirten BioNTech firmasının kurucularından Dr. Özlem Türeci de konuşmasında, “Sabancı Üniversitesi’nde son birkaç yılda edindiğiniz beceriler sizi geleceğe taşıyacak, bilimde ve toplumda bir etki yaratabilmeniz için sizlere destek olacak. Üstelik bu yolda yalnız değilsiniz. Canan Dağdeviren gibi birçok Sabancı Üniversitesi mezunu bugün toplum için bir fark yarattı” dedi.

Uğur Şahin’le beraber çıktıkları yolculuk boyunca sonuçlarını ve neticelerini kestiremedikleri pek çok karar almak zorunda kaldıklarını dile getiren Türeci, bu yolda kendilerine üç erdemin yol gösterdiğini vurguladı: “Cesaret, Tevazu, Sebat etmek”.

Sabancı Üniversitesi mezunlarına yaptıkları her şeyde cesaret ve tevazu ile hareket etmeyi öneren Türeci, başarısızlıktan korkmamalarını gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Potansiyelinizi ve size has özel güçlerinizi açığa çıkarmak için hiç durmadan gayret etmeniz gerekli. Yirmi kere başarısız olup, yirmi birinci denemede başarıya ulaşabilirsiniz. Evet, bu Uğur ile hayatımızda hep tekrar eden bir tema oldu. Kariyerimin başında, büyük başarılar elde etmek istiyorsam, yalnızca başarıyla değil, başarısızlıkla da başa çıkabilmem gerektiğini anladım. Enerjinizi başarısızlığınızı saklamaya çalışarak harcamayın. Başarısız olmadan gelişemezsiniz.”

Özlem Türeci, kendi hayat tecrübelerini de göz önünde bulundurarak Sabancı Üniversitesi mezunlarına verdiği mesajda önlerine açılan en kolay ve en engebesiz yolun her zaman onları hedeflerine yaklaştıracak doğru yol olmayabileceğinden, onları asıl hedefine taşıyacak olanın ise gerektiğinde bu yoldan sapma cesaretini gösterebilmek olduğunu vurguladı. Kendilerini hedeflerine taşıyan yolun bu olduğunu belirten Türeci “Hedefimiz, bilimi bir hayatta tutma becerisi ve insanlık için daha iyi bir yaşam oluşturmak için kullanabilmekti.” dedi.

https://youtu.be/KA_bdNOv4VM

Prof. Dr. Uğur Şahin, SABANCI Üniversitesi mezunlarına hayat boyu ilham ...

SABANCI Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenine video konferans yöntemiyle katılan BioNTech firmasının kurucularından Prof. Dr. Uğur Şahin “Bugün başardıklarınız, geleceğinizi doğrudan etkileyecek. Bugünü asla unutmayın, çünkü bugün üç sebeple sizin için çok önemli bir gün” dedi.

Şahin şöyle konuştu: “Birincisi, bugün sizin için bir kutlama günü. Gösterdiğiniz yoğun çalışmayı ve sizi buraya getiren merak duygusunu kutlama günü. Bu merakı hiç kaybetmeyin. Önemsediğiniz konuları daima savunun. Böylece durmadan devam edebilir, asla bıkmadan usanmadan işinize sarılabilirsiniz. Sizi nereye götüreceğini bilmeseniz dahi yeni yollar, yeni hedefler keşfetmekten geri durmayın. İşimle ilgili en çok sevdiğim şey, her gün bilimsel makalelerden, haberlerden, verilerden, eşimden, meslektaşlarımdan hatta yabancılardan bir şeyler öğrenebiliyor olmam. Daima yeni fikirlere açık olun.

İkincisi, bugün minnet duyma günü. Sizleri bugünlere getiren, size inanan, sizi destekleyen, eğiten, daima yanınızda olan ve gözyaşlarınızı silen insanlara teşekkür etmek için önemli bir gün. Sizlerle aynı motivasyonu paylaşan insanlara yakın olun. Hep birlikte, daha büyük başarılara imza atacaksınız. Hep birlikte, bir fark yaratacaksınız.

Üçüncüsü, bugün derinlemesine düşünme günü. Bugün, hayatınızda bir devrin sona erişini ve yeni bir devrin başlangıcını temsil ediyor. Şimdi kendinize şu soruları sormanın tam zamanı. “Benim için önemli olan ne? Yaptıklarımla topluma nasıl katkıda bulunabilirim?” Kendi adıma, bir amaca hizmet etmek, çalışmalarımı pek çok insanın hayatını iyileştirmeye adamak, içimi mutluluk ve minnetle dolduruyor. Araştırmalarımız ve çalışmalarımız sayesinde pandemiyle mücadeleye katkıda bulunabildiğimiz, insanlara yardım edebildiğimiz için çok minnettarım. Bugün ise sizin çalışmalarınızın bir sonucu. Kendiniz için, aileleriniz için ve gelecek nesiller için yepyeni bir sayfa açmaya hazır olun. Ama her şeyden önce, fark yaratarak faydalı olmaya çalışın. Hayatta çok küçük şeyler, çok büyük şeylere vesile olabilir. Tevazu gösterin, merakınızı yitirmeyin, inandıklarınızdan taviz vermeyin. Ben kendim için hep bunu dilemişimdir. Şimdi ise mezun olduğunuz ve hayatınıza yeni bir sayfa açtığınız bu günde aynısını sizler için diliyorum.”

https://youtu.be/xzmBgg1SL-8

3 Temmuz 2021 Cumartesi

İbrahim Dizlek'in "Düşme" şiiri ile sağlık ve afiyetler diliyorum.


Düşme
 

"Düşersen bağımsızlığını ilan eder dostların/ Görüş günlerin yasaklanır, gelenin gidenin olmaz/ Bayram eder düşmanların düşme./ Düşünce bütün düşüncelerin değişir hayata dair.../ Dostluk arkadaşlık aşk yeniden şekillenir beyninde düşme...

.......
 

Hayatın ve dostların vefasızlığını görünce/ Yaralanır duyguların en derinden/ Düşme...

........
 

Düştün mü ilk önce güvendiklerin vurur sırtından/ Kimse bakmaz yüzüne işe yaramaz adam olursun/ Bir bir uzaklaşır dostların senden/ Tutacak dal bulamaz yorulursun düşme.../ Düştün mü isyan edersin yaşadığın hayata/ Gözyaşlarını dökersin her gece yastığa/ Yılanın ne kadar masum kurdun suçsuz/
Çakalın çakal olmadığını anlarsın ikiyüzlü insanları görünce/ Düşme...

.........
 

Düşenin dünyada dostu yok imiş aman aman/ Yok imiş ölem ölem/
Düşme.../ Düşünce sahili olmayan koca bir deniz olur dünya/ Sığınacak bir liman bulamaz kaybolursun/ İkiyüzlü düzenbazlar hüküm sürerken/ Sen kederinden kahrolursun/ Düşme...

...........
 

Düştün mü... Başucunda bir tek anan olur/ Gerisi yalan olur
İmdat demeye engel olur gururun düşme./ Kalıbı beş para etmez adamın söylediği sözler yaralanır olur/ Düşme...

............
 

Düşersen maziye dalar gider gözlerin/ Yazılmamış hikaye olursun/ Düğümlenir boğazında kelimeler kederinden kahrolursun düşme.../ Haddini de hesabını da bileceksin bugünlerde/ Yoksa farkın kalmaz bu yolda gelip gidenlerden/ Seni üzenleri hayatından sileceksin gerekirse
Düşme...
 

..............

https://youtu.be/JLeEES-fIDs

50 LİRANIZ VAR MI?


50 LİRANIZ VAR MI?

Varsa lütfen çıkarıp arka yüzüne bakar mısınız? Orada bir hanımefendinin fotoğrafını göreceksiniz. Para üzerine fotoğrafı basılan ilk Türk kadını.

 

Kendisi ilklere pek yabancı değil aslında.

 

İlk Türk kadın roman yazarı, ilk Türk kadın çevirmen, ilk “muhafazakâr” feminist, eserleri batı dillerine ve Arapçaya çevrilen ilk Türk kadın yazar ve düşünür...

 

Evet, Ahmet Cevdet Paşa’nın muhterem kerimesi Fatma Aliye Hanımdan bahsediyoruz.

 

Ne kadar parlak bir kariyer ve ışıltılı bir hayat değil mi?

 

Fatma Aliye Topuz kimdir, Türk ve İslam edebiyatlarının ilk kadın romancısı olarak tanınan Türk yazar ve çevirmen. 1877 yılında, ilk ve tek romanı Aşk-ı Vatan’ı yayınlayan Zafer Hanım’a bazı edebiyat çevrelerince bu ünvan atfedilse de, kendisi sadece tek bir roman kaleme aldığı için ilk kadın romancı olarak anılmamış ve bu ünvan Fatma Aliye Topuz’a kalmıştır.

 

Fatma Aliye Topuz, 9 Ekim 1862 tarihinde Ahmed Cevdet Paşa ve Adviye Hanım çiftinin çocuğu olarak, İstanbul’da dünyaya geldi. Ailesinden özel bir eğitim almamış olan ve herhangi bir okulda okumamış olan Topuz, abisi Ali Sedat Bey’in evde aldığı özel dersleri dinleyerek kendisini geliştirdi. Fransızca’ya tutku derecesinde bağlı olan Topuz, daha sonra bu dil üzerine ders alarak Fransızca’sını geliştirme imkanı buldu.

 

Henüz 17 yaşındayken, 1977–1978 Osmanlı Rus Harbi’nde savaşmış olan ünlü kumandan Gazi Osman Paşa’nın yeğeni olan Kolağası Faik Bey ile evlenen Topuz, bu evlilikten dört kız çocuğuna sahip oldu. Evliliğinin ilk yıllarında, dönemin yaygın anlayışından dolayı ancak kocasından gizli olarak kitap okuyabilen ve tercüme faaliyetlerinde bulunabilen Topuz, daha sonraki yıllarda, kocasının da iznini alarak tercüme faaliyetlerine başladı.

 

İlk olarak 1889 yılında, ünlü Fransız yazar Georges Ohnet’ın Volonte adlı eserini Meram adı ile çeviren Topuz, bu eserin çevirmen kısmına Bir Hanım takma adı ile imza attı. Tercümesi çok beğenilen ve Ahmet Mithat Efendi tarafından övgüyle bahsedilen Topuz, 1891 yılında, Ahmet Mithat Efendi ile beraber Hayal ve Hakkikat adlı romana imza attı. Kadın karakterin konuşmalarının tamamı Fatma Topuz tarafından yazılmış olsa da, roman Mithat Efendi’nin imzası ile yayınlandı.

 

Fatma Aliye Topuz’un tamamen kendisinin yazdığı ilk roman, 1892 yılında yayınlanan Muhadarat’tır. Bu romanın ardından, Udi, Ref’et, Enin ve Levayih-i Hayat adlı dört roman daha yayınlayan Topuz, romanlarında bir kadının gözünden aşk, sevgi, evlilik gibi konuları yazan ilk yazarlardan birisi oldu.

 

1893 yılında, Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınan Bir Osmanlı Kadın Yazarının Doğuşu adlı eser, yazarın ününün büyük ölçüde artmasına neden oldu. 1914 yılında kaleme aldığı ve Meşrutiyet sonrası siyasal yaşamı eleştiren eseri Ahmed Cevdet Paşa ve Zamanı, yazarın kaleme aldığı son yapıt oldu.

 

Eserleri henüz yaşadığı dönemde Fransızca ve Arapça’ya çevrilen Topuz, ayrıca Fransız yazar Emile Julliard’ın Doğu ve Batı Kadınları adlı kitabına yazdığı ve Fransız gazetelerinde yayınlanan eleştiri yazısı sayesinde, Fransa’da ünlü oldu.

 

Döneminin hemen hemen bütün İslamcıları gibi “Batı’nın iyi yönlerini almak lazım” diyen Fatma Aliye hanım dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i o dönemde yeni açılan Fransız okulu Dame de Sion’a kayıt ettirir.

 

Nimet okuldaki hocaların Hristiyanlık telkinlerinden rahatsız olur ve okuldan ayrılır. Fakat İsmet durumdan pek şikâyetçi değildir ve okulda kalmakta ısrar eder. İki kız kardeş daha sonra yüksek tahsil için Fransa’ya giderler. Nimet tahsilini tamamlayıp döner fakat İsmet geri dönmeyeceğini annesine bir mektupla bildirir. Ve uzun süre iletişimleri kopar.

 

Ve nihayet yıllar sonra sevgili kızından bir haber alır Fatma Aliye Hanım, İsmet bir katolik rahibesi olmuştur.

 

Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Faik Bey’den olma, Mecelle’nin müellifi anlı şanlı Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım’dan doğma İsmet Hanım rahibe olmuştur.

 

 “Ölmeden önce ölmek bu olsa gerek”der Fatma Aliye Hanım. Bütün yazı hayatına son verir ve ömrünün bundan sonraki kısmını kızını aramakla geçirir. Yıllarca ne kendisi kızından bir haber alabilir, ne de kimse kendisinden bir haber alabilir. Hatta gazetelerde hakkında çıkan ölüm ilanını düzelttirmek isteyen yakınlarına engel olur, “bırakın öldü bilsinler” der.

 

Babasından kalan serveti kızını bulmak için harcar fakat nafile.

Nihayet muzdarip ruhu yorgun ve küskün bedenini terk eder ve kızını bulamadan bu dünyadan göçüp gider...

 

50 lira hala elinizde mi?

 

Onunla varsa kızınız veya oğlunuza bir hediye alın. Çikolata filan da olur tabi, ama başka şeyler de olabilir.

 

Bir Elifba, Kuranı kerim ya da Türkçe açıklaması, Namaz Hocası veya bir İlmihal Kitabı mesela.

 

Türkiye'deki misyonerlik faaliyetlerini bizzat kendim içine girerek gördüm. Öyle güzel teşkilatlanmışlar ki bana FETÖ yü hatırlattı.  Ülkemizin temel sorunlarından biri misyonerlik ama hiç kimsenin umurunda değil.

 

https://www.7sabah.com.tr/haber/44697/50-liraniz-var-mi/#.YN-KS2SyR_c.twitter

1 Temmuz 2021 Perşembe

İstanbul Erkek Lisesi'ni birincilikle bitiren Enfal, mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada 'Erbakan Hoca' vurgusu yaptı.


Türkiye'nin eğitimde en başarılı ve prestijli liselerinden İstanbul Erkek Lisesi'ni 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında birincilikle bitiren Enfal Coşar isimli öğrenci, mezuniyet konuşmasında örnek aldığı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'ya atıfta bulundu. Enfal Coşar'ın mezuniyet konuşması, ailesi ve pek çok kişiye duygu dolu anlar yaşattı. İstanbul Erkek Lisesi'ni tercih etmesindeki en büyük sebep olarak Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı gösteren Coşar, “Hayatım boyunca kendime örnek aldığım canım hocam Erbakan gibi bu okulu birincilikle bitirmekten iftihar duyuyorum.” ifadelerini kullandı. https://youtu.be/UHEzbboFgmA