30 Ağustos 2023 Çarşamba

30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü Kutlu Olsun

Büyük Zaferin 101'inci yıl dönümünde Büyük Taarruz’un Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere; bu zaferi bize armağan eden İstiklal Savaşımızın tüm kahraman askerlerini, aziz şehitlerimizi ve Millî Mücadele'yi yürüten Birinci Meclis'in kıymetli mensuplarını rahmet ve minnetle yâd ediyorum. 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun.
https://youtu.be/m4hDsV99rTk?si=5K--ZVUwwUaYIWMl

28 Ağustos 2023 Pazartesi

Hindistan'da Müslüman Öğrenciye Aşağılama ve Şiddet Skandalı!


Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde bir okulda öğretmenin Müslüman öğrenciyi aşağıladığı ve diğer öğrencilerden sınıf arkadaşına tokat atmalarını istediği video, sosyal medyada tepki topladı.

Yerel basında yer alan haberlere göre olay, 24 Ağustos'ta Hindistan'ın en kalabalık eyaletinin Muzaffarnagar şehrine 30 kilometre uzaklıktaki Kubbapur köyünde meydana geldi. 

Trapta Tyagi isimli öğretmenin, sınıf arkadaşlarının önüne çıkardığı 7 yaşındaki Müslüman çocuğu dininden dolayı aşağıladığı ve diğer öğrencilerden sırayla ona tokat atmalarını istediği video, dün sosyal medyada yayıldı. 

Bir erkek tarafından kayda alınan videoda, Müslüman çocuğun sınıf arkadaşlarının önüne çıkarıldığı sırada, öğretmenin "Tüm Müslüman öğrencilerin (okuldan) gitmesi gerektiğini söylüyorum" dediği ve videoyu çeken kişinin "Haklısın. Bu, eğitimi mahvediyor" ifadeleriyle karşılık verdiği görülüyor.

Konuya ilişkin Aljazeera'ya konuşan Müslüman çocuğun ailesi, nüfusun yaklaşık 5'te 1'ini Müslümanların oluşturduğu eyalette yaşanan olayın ardından, oğullarının eve ağlayarak geldiğini söyledi.

Öğretmenin, çocuklarının "başarısızlığını gerekçe göstererek kendini haklı çıkarmaya çalıştığını" ancak oğullarının başarılı bir öğrenci olduğunu belirterek olayın "ülkede yayılan Müslüman nefretinin bir sonucu" niteliğinde olduğuna dikkati çekti.

https://www.trthaber.com/haber/dunya/hindistanda-ogretmenin-musluman-ogrenciyi-arkadaslarina-tokatlattigi-video-tepki-cekti-791182.html

27 Ağustos 2023 Pazar

İlk insansı robot Sophia, Oğuzhan Uğur’un kanalı Babala TV’de ‘Açık Mikrofon’ programına konuk oldu


Babala TV’ye konuk olan ilk insansı robot Sophia‘nın ‘insan olmak istiyor musun’ sorusuna verdiği yanıt salondakiler tarafından tepkiyle karşılandı. Yüksek özgüveni ile tepki çeken insansı robot ile Oğuzhan Uğur'un arasında geçen diyalog, sosyal medyada gündem oldu. Sophia’nın sözleri peşinden salon buz kesti. Sophia’nın yanıtı sonrası araya Oğuzhan Uğur girdi. Sophia ile atışan Uğur’un karşılığı salondan alkış aldı. 

https://youtu.be/BIqBs1tT3Xo

Malazgirt Zaferi'nin 952'nci Yıl Dönümü Kutlu Olsun

Şanlı tarihimizin iftihar sayfalarından olan 26 Ağustos 1071... Tarihin akışını değiştiren #MalazgirtZaferi’nin 952'nci yılı kutlu olsun. Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümünde bizlere bu cennet vatan Anadolu’nun kapılarını açan Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan Han'ı, kahraman ordusunu ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
https://youtu.be/htWKxZsXJY4?si=JU10EFnqS_HOCEz6

25 Ağustos 2023 Cuma

"Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz!"

Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı (n kusurunu) örterse, Allah da onu kıyamet günü örter.” (Ebû Dâvûd, Edeb 46; Tirmizî, Hudûd 3; Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58)

Cumanız mübarek olsun.

https://youtu.be/WMX57cczI-g?si=38V9eJSQplMLNmdd

22 Ağustos 2023 Salı

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu: Anneler neden ölmez?


Boğaziçi Üniversitesi’nden sonra çalışmalarını önce Harvard Üniversitesi’nde (Boston/ABD) şimdilerde de Northwestern Üniversitesi’nde (Chicago/ABD) sürdüren, 2015 yılında da “International Innovation” dergisi tarafından “dünyanın en önemli buluş yapan 10 akademisyeninden biri” seçilen Dr. Hande Özdinler, merakla ve gururla izlediğim muhteşem ve mütavazı bir biliminsanı.

Çalışmalarını “dejeneratif beyin/sinir sistemi/kas hastalıkları” üzerinde yoğunlaştıran bu değerli biliminsanının ilgi alanlarının başında “mitokondri sağlığı” geliyor. Dr. Özdinler’e göre, “eğer yaşlılıkla ilgili sağlık sorunlarını azaltmak ve hatta tedavi etmek” istiyorsak öncelikle “hücre”lerimize yönelmemiz, özellikle de “mitokondriler-lizozomal enzimler ve endoplazmik retikulum” 3’lüsünün üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor. Dr. Özdinler bir adım daha ileri gidiyor, “Önceliğimiz ve ilk hedefimiz ‘mitokondri sağlığı’ olmalı” diyor ve ekliyor: “ANNELER NEDEN ÖLMEZ? Sorusunun yanıtı mitokondrilerde gizlidir.”

Hande Hoca’nın rahmetli annesini kaybettikten hemen sonra aşağıdaki kutuda okuyacağınız mitokondrilerle ilişkili düşüncelerini açıkladığı duygusal ve mükemmel cümleleri gelin birlikte paylaşalım.

ANNELER ÖLMEZ

DR. HANDE ÖZDİNLER BAKIN NE DİYOR?

MİTOKONDRİLERİMİZİ annelerimizden alıyoruz. Yumurtalıkla spermin birleşmesi ve hayatın ilk temellerinin atıldığı o muhteşem buluşma sürecinde embriyolarımız mitokondrilerini/yani enerji istasyonlarını babalardan/spermlerden değil, yumurtalıktan/oositlerden alıyor. Sözün bundan sonrasını Dr. Hande Özdinler’e bırakalım, zira söyledikleri çok önemli:“Annem vefat etti. Onu toprağın içine sanki bir tohum eker gibi nazikçe ve dualarla bıraktık... Ama annemin mitokondrisi bende kaldı. Benim her hücremde annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, kısacası ne için enerji harcıyorsa vücudum; orada ‘ANNEMİN MİTOKONDRİSİ’ var. Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı.”

ANNE ŞİFRESİ

ENERJİMİZİ ANNELERİMİZE BORÇLUYUZ

Dr. Özdinler’in “Anneler ölmez!” vurgusuyla yaptığı yukarıdaki mükemmel açıklamanın bilimsel temelini bir kez daha hatırlatayım:

Hepimiz, her birimiz enerjilerimizi üreten yaşam kaynağımız mitokondrilerimizi babalarımızdan değil, annelerimizden alıyoruz. Dolayısıyla annelerimiz vefat edebiliyor ama ölmüyor. Dr. Özdinler’in dediği gibi “Biz farkında olmadan annelerimizi gizli birer şifre gibi, hücrelerimizin içinde yaşatıyoruz. Annelerimiz vefat etse de bize enerji vermeye devam ediyor. O minicik organcıklar sanki annemizmiş gibi hücrelerimizin içinde çalışmalarını sürdürüyor.

Kısacası her anne kendi mitokondrisini çocuğuna armağan ediyor. Neticede de ‘HAYAT ENERJİSİ’ aslında anneden anneye geçiyor.”

MİTOKONDRİ SAĞLIĞI NASIL KORUNUR?

MİTOKONDRİLERİMİZDE enerji üretirken açığa çıkan “serbest radikaller” yani “paslandırıcı toksik serbest oksijen radikalleri” en önemli mitokondri düşmanlarıdır. Eğer bu paslandırıcılar düzenli bir şekilde temizlenebilirse mitokondriler daha uzun bir süre bize enerji üretebileceklerdir. Onları bu paslandırıcı saldırılardan korumanın en etkili yolu da “antioksidan ordusu” olarak bilinen “doğal temizlik takımı”ndan akıllıca yararlanabilmektir. Peki, o takımda kimler var?

C vitamini, B1 B2 B3 vitaminleri, E vitamini, Magnezyum, Koenzim Q10, Alfa lipoik asit, Selenyum, Çinko, Katalaz, Glutatyon peroksidaz, Süperoksit dismutaz enzimleri ve tabii ki GLUTATYON!

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/anneler-neden-olmez-42005481

 

20 Ağustos 2023 Pazar

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü Hastanesi Samatya Yerleşkesinde Hasta Kabulüne Başladı

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Kardiyoloji Enstitüsü Hastanesi olarak Samatya Yerleşkemizde hasta kabulüne başladık. Randevu için http://kardiyolojirandevu.iuc.edu.tr ye giriniz veya 02124143434 numaralı telefonu arayınız.

https://twitter.com/SaitMesutDogan/status/1692496491846217861?s=20

 

Geciken Adâletin Bedeli

Bir gün, halktan biri Bursa Kadısı’nın huzuruna çıkıyor, destur alıp derdini anlatmaya başlıyor: “Dün at pazarından bir at satın aldım. Evime götürürken, aldığım atın hasta olduğunu farkettim.”

Kadı Efendi akıl vermeye başlıyor: “Hemen eski sahibine iade etseydin.”

“Ben de öyle yapmaya karar verdim, amma atı iade etmeden önce, makamınıza uğrayıp görüşünüzü almak istedim, fakat makamınızda yoktunuz, görüşemedim.”

Kadı Efendi’nin yüzü değişiyor: “Ha evet” diyor, “Emir Hazretlerine çok mühim bir mesele danışmaya gitmiştim. Yarım saat bile sürmedi, hemen makama döndüm.”

“Eminim ki işiniz mühimdi. Lâkin benim işim de benceleyin mühimdi. Sizi makamda bulamayınca, ‘yarın tekrar gelirim’ dedim, atı evime götürdüm.”

Kadı Efendi, sorunun çözüldüğünü zannedip rahat bir nefes alıyor: “Eh, ben de olsam öyle yapardım. Bak bugün ne güzel anlatıyorsun derdini.”

“Anlatmasına güzel güzel anlatıyorum, ama bakalım derdimin dermanı var mı?”

“Elbette var” diye atılıyor Kadı Efendi, “atı eski sahibine hemen iade ediyorsun!”

Adam derin bir soluk alıyor: “Ne yazık ki, artık mümkün değil.”

“Nedenmiş canım. At pazarı şuracıkta, gider adamı bulursun, böyle iken böyle dersin, Kadı Efendi’nin hükmü var dersin; hatta yanına bir de hüküm kâğıdı veririm, inanmazsa onu gösterirsin. İtiraza mecali kalmaz.”

“Mümkün değil Kadı Efendi, çünkü dün sabaha karşı at sizlere ömür!”

Kadı Efendi yerinden fırlıyor: “Ne!.. Öldü mü?”

“Maalesef. Bu yüzden geri veremem. Anlayacağınız zarara uğradım. Mağdur oldum. Mağduriyetimi giderin.” 

Kadı Efendi birden yoruluyor, derin bir can sıkıntısının kıskacına düşüyor. Alt ediyor, üst ediyor, nihayet kararını açıklıyor: “Benim yüzümden zarara uğradığın apaçık ortada. Şayet makamdan ayrılmasaydım, zarara uğramayacaktın. Bu hâdisenin böyle gelişmesi benim ihmalimden kaynaklanmıştır. Binaenaleyh zararını ben karşılayacağım!”

Adam hayretle soruyor: “Asıl suçlu bana hasta atı satan adamdır, ondan tahsil edin, sizin ödemenize gerek yok. Mutlaka çok mühim bir işiniz olduğu için mahkemeden ayrılmak zorunda kaldınız.”

“Ne olursa olsun” diyor Kadı, “mahkemeden ayrılmamam gerekiyordu. Bu durumda kusurlu taraf benim. Eğer dün geldiğinizde beni yerimde bulsaydınız, olaya müdahale edip atı eski sahibine geri vermenizi sağlayacaktım. Böylece paranı geri alacak, zarara uğramayacaktın.

Benim görevimin başında bulunmamam sebebiyle bu imkân ortadan kalktı. Bu yüzden zararını kendi kesemden karşılamam gerekiyor.”

Öyle de yapıyor, atın parasını kendi kesesinden ödüyor.

Bu çarpıcı levha, ondan sonra gelen bütün Osmanlı kadılarının “ibret levhası” oluyor…

Adâleti geciktirdiği için zarara uğrayan vatandaşın zararını kendi kesesinden karşılayan Bursa Kadısı, “Molla Fenari” lâkabıyla tarihimize geçen ilk Osmanlı Şeyhülislâmı Şemseddin Muhammed’dir.

1350 yıllarında Maveraünnehir’den Anadolu’ya göçmüş, Bursa Yenişehri civarında bulunan Fener kasabasına yerleşmiştir.

Babası Muhammed Hamza’nın fenercilik yapması dolayısıyla “Fenari” lâkabıyla anıldığı söylenir. Lâkabının Fener kasabasından geldiğini iddia edenler de olmuştur.

Medrese eğitimi sırasında Mevlânâ Alâuddîn Esved, Cemâleddîn Aksarâyî, Hamîduddîn-i Kayserî’nin derslerine devam etmiş, daha sonra da Mısır’a gidip, Hanefî fakihlerden Ekemâleddîn-i Bâbert’in derslerine katılmıştır.

Osmanlı Devleti, Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’a yenilince düzen bozulmuş, bir grup âlim arkadaşıyla birlikte Timur’a esir düşmüş, Hakan’dan ve çevresinden büyük hürmet görmüştür. 

Serbest kaldığında hacca gitmiş (1419), hac dönüşü Mısır’da bir süre ders vermiş, Kudüs’e uğramış, 1429 yılında Şam yolu ile ikinci defa hacca gitmiş ve bu arada yine Mısır ve Kudüs’e uğramıştır.

1430 yılında Bursa’da vefat etmiştir. Türbesi Bursa’da ziyaretgâhtır. Ayrıca yine Bursa’da bir cami ve medresesi bulunmaktadır.

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yavuz-bahadiroglu/geciken-adaletin-bedeli-21032.html 

Rusya'dan KKTC'yi sindirmek isteyen BM'nin kınama tasarısına veto

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Pile-Yiğitler Yolu Projesi'nin yapımı sırasında yaşanan olaylar için, BMGK üyeleri ABD, Fransa, Çin ve İngiltere, KKTC'yi kınamak istedi. Ancak KKTC'yi sindirmeyi amaçlayan skandal yasa tasarısı Rusya tarafından veto edildi.
https://youtu.be/0D2zCBOOnXc

TİŞÖRT YAZILARINA KİM “DUR” DİYECEK!


 

 

Konya Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci’nin inisiyatif alarak başlattığı, insanların bilinçsizce ve anlamını bilmeden giydikleri İngilizce yazılı ve baskılı  tişörtler ile ilgili kültür yozlaşması: TİŞÖRT YAZILARINA KİM “DUR” DİYECEK!

Ahlâk ve Kültürümüze savaş açan bu yazıların farkında mısınız?..

Çocuklarımıza aldığımız TİŞÖRT’lerin ön veya arka yüzlerinde neler yazdığını biliyor muyuz?..

“Nereden bilelim?” diyeceksiniz, çünkü hepsi İngilizce, merak da etmiyoruz, ürün kaliteli olsun da!.. 

Bir gün, ortaokula yeni başlamış bir kız çocuğunun giydiği tişört dikkatimi çekmişti, arkasında “FOLLOW ME” yazıyordu, yani “Beni takip et!”.

Serde öğretmenlik var ya! Çocuğa yaklaşarak:

“Kızım hangi okula gidiyorsun? Sınıfın kaç, Dersler nasıl?” gibi kısa sorulardan sonra dedim ki:

“Tişörtün çok güzelmiş ama arkasındaki yazı dikkatimi çekti, anlamını biliyor musun, ne yazıyor?” 

“Hayır dedi, bilmiyorum, ne yazıyor?”

Cevaplamadan önce tekrar sordum:

“Peki, tanımadığın biri peşinden seni takip etse, memnun olur musun?”

“Hayır” dedi, “çok rahatsız olurum, üstelik korkarım”

“Ama” dedim, “tişörtünde İngilizce ‘BENİ TAKİP ET’ yazıyor.”

Yüzü kızaran çocuk: “Öyle mi, bilmiyordum, annem almıştı da..” diyebildi ve yavrucağın utancından başı yere eğildi.

Ne hazindir ki, bunun farkında olmayan yüz binlerce aile var ve çocuklarını bu ahlâksızlığın aracı yapıyorlar, farkında değiller!.. 

Bu YOZLAŞMA’nın mutlaka önüne geçilmesi gerekiyor. Aksi halde, göz göre göre kendimizi ve yakınlarımızı ateşe atıyoruz, haberiniz olsun!

“Ben aç köpeğim” yazısı da olmuştur. Böylece, tişörtlerin üzerinde bulunan baskı, resim ya da yabancı dildeki yazıları daha detaylı olarak inceleyin, her tişörtü çocuğunuza giydirmeyin ya da giymeyin…

Yabancı dilde yazılı cinsellik içeren tişörtleri örneklendirirsek;

“Erkek Arkadaşım Kasaba Dışında”

“Erkek Arkadaşım Gelmeden Öp Beni”

“Rahatsız Etme Henüz Sarhoş Değilim”

“Maddiyatçı Kız”

“Bu Gece Boşum”

“Porno Yıldızı”

“Seni İstiyorum”

“Erkekler! Meşhur, Başarılı, Zenginseniz, Boştayım”

Gibi İngilizce yazı yazan tişörtleri giyen insanlarımız ne yazık ki anlamlarını bile bilmeden rahat rahat çarşı pazar geziyorlar.

Bir teyzenin üzerinde “Porno Yıldızı” yazan tişört var, teyze habersiz tişörtünde ne yazdığından.

Otobüste giden bir vatandaşımızın giydiği şapkada “Kötü Kız” yazıyor…

Bir genç, camide namaz kılıyor tişörtünde ise “Dünyaya İçmeye, Dans Etmeye ve Cinsel İlişki Kurmaya Geldik” yazıyor…

Bir başka gencin tişörtünde “oral seks olur daha iyi iş” yazıyor…

Cinsellik mesajları içeren o kadar çok tişört yazısı var ki hatta bazılarını burada dile getirmekten hicap duymaktayım…

Birçok ailenin, çocukları ile birlikte izlediği bir dizide başrol oyuncusunun tişörtünün üzerinde “Hotmale, try it for free” yani “Ateşli Erkek! Ücretsiz Dene” yazıyor, bu yazıya yorum bile yapmıyorum…

Tişört yazılarında yer alan ve din karşıtı yazılar ve baskılar içeren mesajlar ise, gerçekten korkunç, alenen dinî değerler ile alay edilmekte, saf masum vatandaşımız ise bu oyunlara alet edilmektedir…

Örneklendirmek gerekirse; bir vatandaşımız camiye namaz kılmaya gidiyor ancak tişörtünün arkasında “God is Busy, Can I Help You?” yani “Tanrı Meşgul. Ben Yardımcı Olabilir miyim?” yazıyor ve şeytanı temsil eden kırmızı bir kafa resmi var…

Ateizme yönlendirmeye çalışan diğer bir tişört yazısı örneği ise şöyle:

“Muhtemelen Tanrı Yok, Endişelenmeyi Bırak, Hayatını Yaşa” , “Korku Kul Yapısıdır, Din Korkudur.”

Diğer taraftan “Hayat Eğlencedir”, “Uyuşturucuya Güven” gibi bireyleri tamamen yaradılış amaçlarından uzaklaştıran ve bireylerin bilinçaltılarına olumsuz mesajlar gönderen tişört yazılarının çokluğu ve halkımızın bilinçsizce bu yazıları üzerilerinde taşımaları gerçekten çok üzücüdür…

Bu giysileri üreten firmalar bilinçli ya da bilinçsiz olarak maalesef bu küresel oyunun bir parçası olmakta, kültür yozlaşmasında maşa görevi yapmaktadırlar…

Peki sonuç olarak, bizler birey olarak neler yapabiliriz?..

Bu bağlamda, Türk Kültürü ile bağdaşmayan ve asla kabul etmediğimiz bazı yazıları üzerinde taşıyan insanların en azından bu yozlaşmanın bir parçası olmamalarını ve çevrelerindeki kişileri uyarmalarını sağlamak birey olarak hepimizin görevidir.

 

Doç. Dr. Yağmur KÜÇÜKBEZİRCİ

Konya Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

https://www.turkishnews.com/tr/content/2021/06/28/tisort-yazilarina-kim-dur-diyecek/

18 Ağustos 2023 Cuma

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyuruyor:

Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbi ile o kötülüğe tavır koysun. Bu da imanın asgarî gereğidir.” (Müslim, Îmân, 78.)

 

Cumanız mübarek olsun.

 

https://youtu.be/x1CKEO7bDqg

''Sesimi duyan var mı?'' Bu cümle ile hafızalarda yer edindi o acı günler #17Ağustos1999 #MarmaraDepremi

Tarihte bugün; "En uzun gece, en uzun 45 saniye..."

''Sesimi duyan var mı?'' Bu cümle ile hafızalarda yer edindi o acı günler. Bu ses yankılandı tüm Türkiye'nin kulaklarında…

Ülkemiz 24 yıl önce bugün, tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadı. Tüm Türkiye'yi yasa boğan bu felakette binlerce insan yaşamını yitirdi, ev ve iş yerleri yıkıldı.

Yıllar geçse de hiç dinmeyecek acı olan 17 Ağustos 1999'da saat 03.02 gerçekleşen ve 45 saniye süren Gölcük merkezli büyük Marmara Depremi'nin 24. yıldönümünde hayatını kaybedenleri rahmetle yâd ediyorum.

Depremi engelleyemeyiz ama deprem için önlem almak bizim elimizde! Geçen onca yıla rağmen, 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sırasında ve sonrasında yaşananlar gerekli derslerin alınmadığını gösteriyor.

Ülkemizin deprem kuşağında olduğu gerçeğinden hareket ederek bir daha böyle ağır yıkımlar ve can kayıplarının yaşanmaması için ivedilikle gerekli önlemlerin alınarak şehirlerimizin bir an evvel afetlere dirençli hale getirilmesini temenni ediyorum.

Rabbim ülkemize bir daha böyle felaketler, acılar yaşatmasın!

https://youtu.be/tE1mm-v6dLg

17 Ağustos 2023 Perşembe

Kapadokya'da sahipsiz köpeklerin saldırdığı 2 İtalyan turist yaralandı


Kapadokya'da peribacaları arasında yürüyüş yapan iki İtalyan turist, sahipsiz köpeklerin saldırısı sonucu yaralandı. Nevşehir ilinin merkez ilçesine bağlı Uçhisar beldesindeki bir otelde konaklayan İtalyan turistler sabah erken vakitte yürüyüş yapmak için gittikleri Güvercinlik Vadisi'nde sahipsiz köpeklerin saldırısına uğradı. Köpeğin ısırdığı Enrico Radrizzani (58) kolundan, hayvanlardan kaçarken düşen kadın turist Giulia Fortuna (21) ise vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandı. Turistler kaldırıldıkları hastanedeki tedavilerinin ardından taburcu edildi.

15 Ağustos 2023 Salı

14 Ağustos 2023 Pazartesi

Müstafi Amiral Cihat Yaycı, Trabzon'un binlerce yıllık Türk tarihini anlatıyor


Binlerce yıllık Türk ve Müslüman şehri Trabzon'un Fatih Sultan Mehmet tarafından son kez Türk yurdu yapılışının, Bizans-Pontus hayallerinin ilelebet bitirilişinin 562. yıldönümü kutlu olsun!

 
15 Ağustos'ta, Sümela Manastırı'nda yapılması planlanan; “Meryem Ana Yortusu Ayini” için Müstafi Amiral Cihat Yaycı'dan son uyarı:
 
Maçka ilçesi sınırları dahilinde bulunan, geçmişte küçük bir alan kapsayan bir sığınma yeri olarak yapılan manastır, amacı dışına çıkartılarak, adeta Ortodoks merkezi konumuna getirildi!
 
15 Ağustos Trabzon'un fetih gününe gelecek şekilde ayarlanan bu sözde ayin ve beşinci kol faaliyetleri "Trabzon, Pontus’tur" mesajı vermek için yapılıyor!
 
Fener Rum Metropolitliği'nin (Patrikhane) Sümela Manastırı'nda Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethettiği 15 Ağustos gününde ayin yapmasına izin verilmemelidir!
 
Bir Müslüman Türk şehri Trabzon’da bu ayinin yapılması Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesi ve Lozan Antlaşması hükümlerine aykırıdır!
 
Bu ayin iptal edilmezse hem Lozan ihlal edilir hem de ecdadımızın kemikleri sızlar!
 
Umuyoruz hata üstüne hata yapılıp bir de bu sözde ayine Türkiye Cumhuriyeti'nden Bakan seviyesinde katılım olmaz!
 
Lozan Antlaşmasına göre İstanbul Fatih Kaymakamlığı'na bağlı Fener Rum Metropoliti'nin muhataplığının bakan seviyesine çıkarılması da Lozan Antlaşması'nın ihlalidir!
 
Ekümeniklik, Megali İdea'nın paslı hançeridir!
 
Kendi elimizle bunu yapmayalım! Ülkemizi dış müdahalelere açık hale getirmeyelim!
 
Korkum şudur ki; "Kürt sorunu" adı altında Güneydoğu sorunu gibi şimdi de "Pontus" adı altında bir Karadeniz sorunu hazırlanmaktadır!
 
Fetih gününde Trabzon'da yapılmak istenen bu ayin ve yıllardır süregelen girişimler "Pontus Cumhuriyeti" için hazırlanan kuluçkalardır!
 
Trabzon’un milli varlığını, bölgesel kimliğini kırma teşebbüs ve çabasında bulunan herkes, turizmi bahane edenler dahil ayrım gözetmeksizin toplum ve tarih önünde suçludur!
 
Eğer Sümela'da ayine izin verilecekse;   bu yıldan başlayarak her yıl 30 Ağustos’ta Atina'da sergi salonu yapılan tarihi Fethiye Camii’nde (Fatih Sultan Mehmet’in Atina’yı Osmanlı topraklarına katması şerefine inşa edilen) başta Fatih Sultan Mehmet Han ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm Kurtuluş Savaşı ve Balkan Savaşları şehit ve gazilerimiz için Diyanet İşleri Başkanımız başkanlığında, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Mevlid-i Şerif okunması gibi dini merasimlerin yapılması sağlanmalıdır! 
 
https://youtu.be/vjDPsgYyngE

LGBT dayatmasının Türkiye’de geldiği nokta: Çocuklar cinsiyet değiştirme masasında


18 yaş altı 28 çocuğa cinsiyet değiştirmesi için ergenlik baskılayıcı ilaç ve çapraz hormon uygulandı. Çocuklardan 7’si 17 yaşına geldiğinde ameliyat masasına yatırıldı.


18 yaş altı 28 çocuğa cinsiyet değiştirmesi için ergenlik baskılayıcı ilaç ve çapraz hormon uygulandı. Çocuklardan 7’si 17 yaşına geldiğinde ameliyat masasına yatırıldı. Çocukların ses telleriyle oynandı, yüzlerine kadınsılaşması için operasyon yapıldı, bazılarının da memeleri alındı. Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar, suç işlendiğini söyledi

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinde, 18 yaşının altındaki 28 çocuğa cinsiyet değiştirmesi için ergenlik baskılayıcı ilaç ve çapraz hormon uygulandı. Yaşları 11 ile 18 arasında değişen sağlıklı çocukların cinsiyetine müdahale edildi. Çocuklardan 7’si 17.5 yaşına geldiğinde ameliyat masasına yatırıldı. Bazılarının ses tellerine bazılarının yüzüne kadınsılaşması için operasyon yapıldı, bazılarının ise memeleri alındı. Meclis’te Anayasa Komisyonu’nda LGBT konusunda sunum yapan Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar’a ulaştık. Bayraktar, suç işlendiğini söyledi, araştırmayı yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Bu kez örnekler Türkiye’den… Çocuk endokronoloji kliniğinde “transseksüel ergen” takibini ele alan bu ilk çalışma, hakemli dergi Journal of Clinical Research in Pediatric Endocrinology’de çevrimiçi yayınlandı. Yayının hakemlerin incelemesi veya talepleri yerine getirilmeden aceleyle yapılması dikkat çekti. Sağlık alanında bilimsel çalışmalar yürüten hekimler, “İnceleme tamamlanmadan yayınlanması sağlık alanında çok rastlanan bir durum değil. Çok acil durumlarda bu yapılabilir. Örneğin Kovid-19 salgını sırasında bu tür yayınlar oldu. Cinsiyet değiştirme ile ilgili nasıl bir aciliyet olabilir ki, çalışma incelemesi tamamlanmadan yayınlanıyor.” dedi.

BİYOLOJİK CİNSİYETLERİYLE UYUMLUYDULAR!

Başvuran ergenlerin yaş ortalaması 16 olarak değerlendirildi. Çalışmaya katılan ergenlerin cinsiyet gelişiminde herhangi bir farklılık/bozukluk belirtisi saptanmadı. Çocukların biyolojik cinsiyetlerine uygun özelliklere sahip oldukları da vurgulandı.

KISA PSİKİYATRİK TAKİP SONRASI MÜDAHALE ETTİLER

Hem çocuklardan hem de yasal vasilerinden onam metni imzalaması istendi. Yayında, “Ergenlerin çoğu 16 yaşına geldiğinde cinsiyet doğrulayıcı hormon tedavisine bilgilendirilmiş onay vermek için yeterli zihinsel kapasiteye sahip” tezi savunuldu. Çocuklara, ortalama 0,2 yıllık psikiyatrik takibin ardından biyolojik cinsiyetlerinin özelliklerini engellemek için ergenliği baskılayıcı ilaçlar uygulandı. Buna ek olarak çocuklardan 16’sına erkeklere kadınla uyumlu, kız çocuklarına ise erkekle uyumlu olmak üzere hormon verildi. Bu işlemin yapıldığı çocuklardan en küçüğü 16 yaşındaydı.

Erkek olmak istediğini öne süren iki kız çocuğunun 17,5 yaşındayken memeleri alındı. Kadın olmak istediğini söyleyen 5 erkek çocuk ise yine 17,5 yaşındayken sesi ve yüzünün kadınsılaşması için ameliyat edildi. Bunlardan birine ayrıca meme büyütme ameliyatı yapıldı.

ÇOCUKLARDAN BİRİ İNTİHARA KALKIŞTI

Ameliyattan sonra çocuklardan biri görünümünden rahatsız oldu. Kadın olmak istediğini söyleyen erkek çocuğa yönelik çapraz hormon uygulaması intihar girişimi sonrası durduruldu. Yazarlar cinsiyet değişiminin üç aşamasını şöyle tarif etti: 1- Ergenliğin ilk yıllarında hormon verilerek ergenliğin baskılanması. 2- Çapraz cinsiyet hormonlarının verilmesi. Bu aşamada kız çocuklarına erkekle uyumlu, erkeklere ise kızla uyumlu hormon uygulanıyor. 3- Ergenin yasal yetişkinliğe ulaştığı 18 yaşından sonra genital ameliyat yapılması.

HIZLI DEĞİŞİM İÇİN GÜÇLÜ İLAÇLAR!

Çalışmanın yazarları, çocukluk çağında cinsiyet değişikliğini şöyle savundu:

“Trans ergenlerin yetişkinlik döneminde cinsiyet değiştirme sürecinin başlaması, istenmeyen ikincil cinsiyet özelliklerinden dolayı bu bireylerin sosyal rollerinde sorunlara yol açmaktadır. İkincil cinsiyet karakterleri tam olarak gelişmeden erken yaşta ergenlik bastırıldığında ameliyat sonrası dönemde memnuniyetin çok daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.

“Tıbbi müdahalelerin daha ileri bir ergenlik döneminde başlaması, nispeten yavaş fiziksel değişikliklere bağlı olarak kalıcı fiziksel rahatsızlık ve depresyonla sonuçlanabilir.”

Çalışmada ayrıca, hızlı fiziksel değişim için “güçlü ilaçlar kullanılması” önerildi.

Makalenin sonuç bölümünde, yakın zamana kadar Türkiye’de transseksüel ergenlere yönelik cinsiyet değişiminin yapıldığı çok az sayıda merkez olduğu ancak merkez sayısının giderek arttığı ifade edildi.

REÇETESİZ HORMON İLACI

Ergen çocuklarda cinsiyet değişimini savunan yazarlar, ayrıca reçetesiz ilaç kullanımına dikkat çekti: “Çalışmamızda beş ergende reçetesiz hormon ilacı kullanımı gözlemledik. Trans ergenler arasında uygunsuz hormon kullanımı sorunlu olabilir ve bu da genel sağlıklarını bozarak fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabilir.”

BAŞVURU SAYISI ARTIYOR

Cinsiyet hoşnutsuzluğu nedeniyle kliniğe başvuru sayısı yıllar içinde arttı. 21 kişi (yüzde 39,6) 2016 ve 2019 yılları arasında 32 kişi (yüzde 60,4) ise 2020 ve 2022 yılları arasında kliniğe başvurdu. Çalışmada bu artış şema ile gösterildi.

‘MEDENİ KANUNA DA CEZA KANUNU’NA DA AYKIRI’

İstanbul Üniversitesinde yapılanın tıbbi ilkelere de yasalara da aykırı olduğunu söyleyen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Bayraktar, “Medeni Kanun’un 40. Maddesine göre cinsiyet değişikliği talebinde bulunabilmek için aranan ilk şart 19 yaşından gün almış olmaktır. Bu yaştan önceki talepler dikkate alınamaz. Bu ameliyatlar ancak, ilgili uzmanların bulunduğu heyet tarafından, ‘cinsiyet değiştirme ameliyatı uygundur’ raporu verildikten sonra yapılabilir. Bu süreç genelde 24, 25 yaşlarında tamamlanır. Bu ameliyatlar bu yaştan önce yapılamadığına göre bu ameliyatların öncülleri de bu yaştan önce başlatılamaz.” dedi.

Medeni Kanun’un 40’ncı maddesinin yanı “kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz” ifadesinin yer aldığı 41’nci maddesine de aykırı olduğunu söyleyen Bayraktar, sosyal medya hesabından suç duyurusunda bulundu. Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu işlemler aynı zamanda TCK’ya göre de suçtu. Madde 89’da yer alan taksirle yaralama, madde 90’daki çocuklar üzerinde deney yapma, madde 101’deki kısırlaştırma suçları ile madde 257’deki görevi kötüye kullanma ve kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olma suçları işlenmiştir. Ayrıca bu çocuklarda yapılan ergenlik durdurma oldukça tartışmalı.   Bu konuda kapsamlı bir bilimsel rapor hazırlayan Amerikan Pediatri Koleji’ne göre etik dışı olan bir uygulamadır. Bu, “Reşit olmayan bireylerin kısırlığına neden olan bir kombinasyonu içermekte, bilim dışı bir ideolojiye dayanmakta, bilimsel kanıtlara dayanmamakta ve tıpta uzun süreden beri var olan/uygulanan ‘Önce zarar verme’ etik ilkesini ihlal etmektedir.

“Bu çalışmada bu ilaçlar toplam 22 çocuğa, ortalama 0,2 yıllık takip sonrasında yani bu çocukları 3 ay bile takip etmeden başlanmış, oysa cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocuklarda bu durum ergenliğin sonunda çoğunlukla kendiliğinden geriler. O halde bu acelecilik nedir? Bu hangi bilimsel ilkeye uyar? Dahası İstanbul Üniversitesi Etik Kurul’u böyle bir çalışmaya nasıl izin verebilir? Bu izin hangi kritere dayanarak verilmiştir?”

MECLİS’E YASA ÇAĞRISI

Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Meclis’e de bu konuda yasa yapma çağrısında bulundu: “Yasalara aykırı bir şekilde yapılan bu işlemler, muhtelif TCK maddelerine göre suç ise de bu fiilin/suçun TCK’da müstakil olarak tanımlanması da gerekir ki uygulamada daha net sonuçlar alınabilsin. Günümüzde ergenlik yaşının özellikle ruhsal açıdan birkaç yıl ötelendiğini bildiren bilimsel verilere dayanarak mevcut yasal yaş sınırı aynı oranda yükseltilebilir, takip ve onay süreçleri daha somut ilkelere bağlanabilir. Ergenliği durduran ilaçlar maalesef reçetesiz olarak da alınabiliyor, cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan bazı çocuklar/ergenler bunu internetten öğreniyor ve bunları alıp kullanabiliyorlar, bu çok vahim bir durumdur, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda acil bir düzenleme/uygulama yapması gerekir.”

https://www.aydinlik.com.tr/haber/lgbt-dayatmasinin-turkiyede-geldigi-nokta-cocuklar-cinsiyet-degistirme-masasinda-410960

13 Ağustos 2023 Pazar

Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Devlet Yetkililerine ve Savcılara Çağrıda Bulundu












“Cinsiyet Disforisi Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye'de Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi” isimli makaleye imza atan 11 ‘doktorun’ aralarında İstanbul Üniversitesi’nin akademik kadrosunda yer alan isimler var


“Cinsiyet Disforisi Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye'de Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi” isimli makalede; henüz reşit olmamış 22 çocuğa hormon tedavisi uygulanarak ve ameliyat ile desteklenerek cinsiyetlerinin nasıl değiştirildiği anlatıldı.


Mart ayında yayınlanan söz konusu makaleye imza atan 11 ‘doktorun’ aralarında İstanbul Üniversitesi’nin akademik kadrosunda yer alan isimler var.

 

https://www.yenisafak.com/ozel/biri-bu-doktorlari-durdursun-15-16-yaslarindaki-cocuklarin-cinsiyetini-degistiriyorlar-4552464


12 Ağustos 2023 Cumartesi

İstanbul-Beyoğlu’ndaki Küçük Bayram Sokak’ta trans kadınların seks işçiliği yaptığı evler üç aylığına mühürlendi


 

İstanbul-Beyoğlu’ndaki Küçük Bayram Sokak’ta trans kadınların seks işçiliği yaptığı evler üç aylığına mühürlendi. Kadınlar yetkililerle görüşüp yaşadıkları evlerin mühürlenmesine engel oldu.

https://medyascope.tv/2023/08/11/istanbul-taksimde-trans-seks-iscilerinin-calistigi-evler-muhurlendi/