30 Ekim 2023 Pazartesi

Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümü etkinliğinde, Genç öğretmenin konuşması dinleyenleri duygulandırdı

Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılı kutlama etkinliğinde, Genç öğretmenin konuşması dinleyenleri duygulandırdı.

https://youtu.be/Wz55513edWw

29 Ekim 2023 Pazar

Türkiye Cumhuriyeti Mesut, Muvaffak ve Muzaffer Olacaktır!

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı kutlu olsun. Türk milletinin tarih yolculuğundaki varoluş mücadelesi Cumhuriyetin ilânı ile taçlanmıştır. Çok zor şartlar ve yokluklar içinde Milletimizin büyük fedakârlıkları sonucunda devletimizi kurup Cumhuriyetimizin ilânının 100'üncü sene-i devriyesini kutladığımız bugün iftihar günümüzdür.

Egemenliğimizin tescili Cumhuriyetin ikinci yüzyılının kapısını aralarken başta İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yüz yıl önceki destansı mücadeleleriyle bağımsızlığımızı perçinleyen Milli Mücadele'nin fedakâr kahramanlarını, Cumhuriyetimizin ilanında emeği geçen bütün devlet adamlarımızı, yaşadığımız bu toprakları bize vatan kılan aziz şehitlerimizi ve vefat etmiş gazilerimizi rahmetle yâd ediyorum.

https://youtu.be/spWxEOFrufw

28 Ekim 2023 Cumartesi

27 Ekim 2023 Cuma

Prof. Dr. Mehmet Görmez | Gençler için Gazze ve Filistin

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in Tarihi Kudüs Hutbesi, 15 Mayıs 2015

Müminlerin velisi Allah’a hamd olsun.

Sabredenlerin yardımcısı olan Allah’a hamdolsun.

Müttaki müminlerin destekçisi Allah’a hamd olsun.

Zorbaları ve zalimleri kahr-u perişan eden Allah’a hamd olsun.

“Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren” Allah’a hamd olsun…

Allah peygamberini şereflendirdi ve kendisinden sonra kıyamet gününe kadar ümmetini vahiyle mükellef kıldı.

Allah’tan başka ilah yoktur.Hiçbir ortağı yoktur vebiz buna şehadet ederiz.

Allah kuluna yardım etmiş, ordusunu izzetli kılmış, düşmanlarını bozguna uğratmıştır.

Düşmanlarının tuzakları boşa çıkmış ve kuşatmaları başarısız olmuştur.

Salat ve selamların en güzeli; sadık davetçilerin önderine olsun.

Nebilerin ve rasullerin efendisi ve aydınlık yüzlü müminlerin rehberi Peygamber Efendimiz Muhammed (s.a.v.)’in üzerine olsun.

Cenab-ı Hak ona Mescid-i Aksa'nın anahtarlarını yüce semada bahşetti, peygamberleri ve nebileri ona tabi kıldı.

Cenab-ı Hak onu bütün peygamberlerin ve nebilerin imamı kıldı, İslam ümmetini de Mescid-i Aksa’ya mirasçı kıldı.

Müslümanlar, Allahu Teala’nın Kur’an-ı Kerim’deki emri gereğince Mescid-i Aksa’yı geçmiş ümmetlerden miras olarak aldılar.

Müslümanlar, tarih boyunca bu emaneti muhafaza etmişlerdir.

Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’e uyarak Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve bu mübarek Mescid-i Aksa’yı ve Allah'ın diğer mescitlerini koruyarak…

Tüm insanlık tarihinde en seçkin ve en hayırlı ümmet olmuşlardır.

Rabbim, Peygamberimizin ehl-i beyt ve sahabesinden, kendisine tabi olan sadıklardan, kıyamet gününe kadar sünnetini takip edenlerden ve yolundan ayrılmayan mümin kullarından hoşnut ve razı olsun.

Ey sabırlı ve sebatkar ehli Kudüslüler!

Asil duruşunuz ve bağlılığınızdan dolayı sizlere müjdeler olsun.

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in müjdesine nail olduğunuz için ne mutlu size.

Kuşkusuz sizler ve sizinle birlikte Mescid-i Aksa’nın şu eteklerinde yaşayanlar kesinlikle Hakk’ın yolundasınız.

Aleyhinize gözüken bütün şartlara rağmen, zalimler asla size zarar veremez.

Düşmanlarınız da size galip gelemez.

Asıl kuvvet ve izzet sahibi Allah (c.c.) sizinle beraberdir.

O, her şeye kadirdir.

Allah’ın yardımı gelinceye kadar Mescid-i Aksa için bağlılığınıza, cihadınıza ve onu himaye etmeye devam ediniz.

Bildiğiniz gibi Allah-u Teala, bütün peygamberlere hep birlikte içinde namaz kılma şerefini sadece Mescid-i Aksa’ya nasip etmiş…

ve Hatemul Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.v.)'i de onların imamı kılarak bu mekanı mübarek kılmıştır.

Ey Mescid-i Aksa ziyaretçileri!

Ey Mescid-i Aksa’nın bekçileri!

Mescid-i Aksa’nın bu asırda işgale uğraması yeni bir olay değildir.

Mescid-i Aksa tarihte de birçok güç ve topluluk tarafından hedef alınmıştır.

Ancak, Allah’ın Mescid-i Aksa için başka bir iradesi vardı.

Mescid-i Aksa Kur’an-ı Kerim’de adı zikredilmek suretiyle ebedileştirilmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde zikredilmiştir.

Hepinizce malum olan miraç mucizesinin de mekânı olmuştur.

Yüce Rabbimiz Mescid-i Aksa hakkında şöyle buyurmuştur.

“Ayetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir. Muhakkak ki O, en iyi işiten ve görendir.”

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur.

“Ümmetimden bir taife, düşmanlarına galip gelerek hak üzere bulunmaya devam edecektir.

Başlarına gelen bir takım sıkıntılar hariç, düşmanları onlara zarar veremeyecektir. Allah’ın emri ile kıyamet gününekadar onlar bu hal üzere kalacaklardır.”

Bunun üzerine orada bulunanlardan birisi,

“O hak ehli nerededir ey Allah’ın Resulü?” diye sordu.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Beytü’l Makdis ve Beytü’l Makdis’in eteklerinde…” buyurdurlar.

Aziz Mümin ve Mümine kardeşlerim!

İsra Suresi’nin gayesi dini ve itikadi bakımdan müslümanları, Mekke ve Mescid-i Haram’a olduğu gibi Mescid-i Aksa’ya da kalben ve ruhen bağlamaktır.

Peygamber Efendimiz de okuduğumuz hadis-i şerifiyle, her türlü zulüm ve eziyete rağmen, kıyamet gününe kadar, Mescid-i Aksa ve civarında Müslüman bir topluluğun var olmasını amaçlamıştır.

Kuşkusuz bu coğrafya Müslümanların sığınağıdır.

Ey Şerefli Kudüslüler!

Her Müslüman, Kudüs ve Beytü’l Makdis’le ilgili İslami ve Kur’ani bir duyarlılığa sahiptir.

Bu duyarlılık, Müslümanların imani hassasiyetlerinden biridir.

İmanları bu hassasiyetle daha da kemale erer.

Bu hassasiyet olmadan tam anlamıyla İslam ümmetine bir mensubiyet duygusundan söz edilemez.

Tarihteki ve günümüzdeki tüm müslüman alimler bu hassasiyet üzerinde müttefiktirler.

Bu görüş, kaynağını Kur’an’dan, Peygamber Efendimiz’in hadislerinden ve sahabenin tutum ve davranışlarından alır.

Beytü’l Makdis'in manevi değeri hakkında Müslümanlar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.

Ey Kudüslüler!

Dikkat buyurunuz! Sizin davanız bizim davamızdır. Sizin acılarınız, bizim acımızdır.

Bu sözler, gönlünüzü almak ve size bir güzellik olsun diye söylenmiş değildir.

Bilakis bizim hepimizin bu hissiyatta olması iman kardeşliğinin bir gereğidir.

Ey Kahraman Kudüslüler!

Kudüs halkları asırlar boyunca her türlü baskıya, zulme, işkence ve cinayete maruz kalmıştır.

Bu halklar din özgürlüğü, huzur, refah ve adaletin tadını ancak Müslümanların himayesinde yaşamışlardır.

Raşid Halifelerden, Hz. Ömer (r.a.)’in Kudüs’ü feth etmesinden itibaren Emevi, Abbasi, Eyyubi, Memlüklü ve Osmanlı dönemleri bunun şahididir.

Osmanlı döneminde Kudüs, manevi değerini ve kudsiyetini hak ettiği şekliyle muhafaza etmiştir.

Bu dönemde, Kudüs’e verilen önem had safhaya ulaşmıştır.

Dini konumunun yanı sıra Müslümanların buraya karşı hissettikleri sevgi sebebiyle Osmanlılar, buraya karargahlar kurdular, surlar ve kaleler inşa ettiler, bu kutsal kente her türlü desteği verdiler.

Osmanlıların Kudüs’e girişleri tıpkı Hz. Ömer ve Selahattin Eyyubi gibi,

kan dökmeden, barışçıl yolla olmuştur.

I. Sultan Selim, Mısır’a girmeden önce Kudüs'ü ziyaret etmiştir.

Osmanlılar, ilk günden itibaren gayrimüslimlere tanınan dini özgürlükleri muhafaza etmiştir.

I.Sultan Selim, bir fermanla öteden beri Patrikliklerin sahip olduğu özgürlükler gibi Rumların da inanç, ibadet ve mabet özgürlüğünü teminat altına almıştır.

Kudüs’te yaşayan gayrimüslimleri vergiden muaf tutmuştur.

Ermenilere de eskiden olduğu gibi özgürce yaşama hakkı tanımış ve haklarını garanti altına almıştır.

Kudüs Kadısının kendi el yazısı ile yazmış olduğu bu fermanda, tüm haklar sayılmış ve her türlü tecavüzden korunmuştur. Bu ferman günümüze kadarulaşmıştır.

Bu ferman, Hristiyan ve Yahudilere ait hakları ve sorumlulukları teminat altına alan Hz. Ömer’in fermanına dayanmaktadır.

Kudüs-i Şerifte Osmanlı dönemi, bütün halklar ve din mensupları için başkalarının haklarına saldırı olmadığı sürece bir merhamet, barış ve huzur dönemi olmuştur.

Osmanlılar Kudüs'ün birçok yerinde pek çok bina inşa etmiş, onarım ve yenileme işlemlerini gerçekleştirmiştir.

Ey Kudüslüler!

Türkiye’deki kardeşlerinize ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na düşen görev, kuşkusuz size destek olmak ve maruz kaldığınız saldırganlığa karşı size yardımcı olmaktır.

Bu ziyaretin sadece bir amacı bulunmaktadır.

Biz sizdeniz ve sizin yanınızdayız.

Türk halkı sizinledir, sizin yanınızdadır.

Sizi üzen her şey, bizi de üzmektedir.

Size destek olmak boynumuzun borcudur.

Aramızdaki bağlar milattan önce 16. yüzyıla dayanmaktadır.

Zira İbrahim Halilullah (a.s.) Urfa şehrinde doğmuş, orada yaşamıştır.

Allah-u Teala kendisine orada vahyetmiş, onu nebi ve resul olarak seçmiştir.

Mel’un Nemrut ona zulmetmiş ve bildiğiniz gibi onu ateşe atmıştır.

Fakat Cenab-ı Hak murad-ı ilahisiyle onu Nemrud’un ateşinden kurtarmıştır.

O da Urfa’dan Kenan diyarına, Filistin’e hicret etmiş ve Halil şehrine yerleşmiştir.

Hz. İbrahim kıssasında bizim için ve bütün İsmail’in, İshak’ın, Yakup’un oğulları ve torunları için ibret alınacak dersler vardır.

İbrahim’e dost olanlar, ona inanan ve ona tabi olanlardır.

Allah (c.c.) müminlerin velisidir ve onları her türlü kötülükten kurtarmaya kadirdir.

Allah’tan bize ve size kurtuluş ve hayırlar ihsan etmesini, sevdiği ve razı olduğuşeylerde bizi muvaffak kılmasını, hatalarımızı örtmesini niyaz ediyorum.

Size düşen Allah’a itaat, kardeşlik, hakkave hak ehline destek vermenizdir.

Cenab-ı Hak’tan beni ve sizi bağışlamasını diliyorum.

Allah’a hamd ederim. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e, âl ve ashabına salat ve selam olsun. Yüce Allah: ‘Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salat ve selam ediyorlar. Ey iman edenler. Siz de ona salat edin, selam edin’ buyurmuştur.

Ey Beyti’l-Makdis’in Bekçileri!

Kuşkusuz Kudüs şehriyle ilgili olan İslami ve Kur’ani bakışa göre, tüm müslümanlar Mescid-iAksa’nın mübarek kılındığına ve kıyamet gününe kadar da mübarek ve mukaddes bir mekan olarak kalacağına iman etmektedir.

Bizim Kudüs’e bakışımız, coğrafi esasa dayanmaz.

Bilakis, Allah’ın bu mekânı mukaddes kıldığı esasına dayanır.

Rabbimiz orayı mübarek kıldığı için bütün müminlerin de bu mekanın hürmetine uygun davranmaları gerekir.

Bu mukaddes mekan harem bölgesidir, eman yurdudur.

Buraya giren güvendedir.

Kudüs’ün güvenliğini bozan kişi için eman olamaz!

Kişi Kudüs’ün güvenliğini bozmadıkça güvendedir, esenliğini bozmadıkça esenlik içindedir.

Oraya saldıran birisinin ne emniyeti olabilir ne de esenliği…

Düşmanlık, sadece düşmanlık eden kişiye olabilir.

Müslümanlara yönelik bir saldırıya karşılık vermek, ancak nefsi müdafaa ile olabilir.

Allah, haddi aşanları sevmez.

İslamiyet’in geçmiş asırlarında olduğu gibi Osmanlılar da ister Yahudi ister Hıristiyan olsun, yerli olsun, yabancı olsun inançlarına ve mezheplerine bakmaksızın tüm Kudüs halkları arasında barış ve huzur içinde birlikte yaşamanın teminine önem vermiştir.

Müslümanların şehri feth etmesinin ardından ilk dönem Hıristiyanları nasıl Müslümanlardan kendilerini Romalılara karşı koruma talebinde bulunmuşsa…

Bugün de sağduyulu Yahudilerin Kudüs’le ilgili işlerin yürütülmesi ve diğer halklarla aralarında adaletle muamele edilmesi için Müslümanlardan talepte bulunması gerekir.

Bunu yaparken İslami ve Kur’ani bakışın hak olduğuna inanmaları, Medine vesikası ve Hz. Ömer’in ahitnamesi ile Osmanlıların Kudüs halkı için hazırladığı fermana bağlılık göstermeleri gerekir.

İşte bu, siyasi ya da askeri otoritenin kimin ya da hangi devletin elinde olduğuna bakmaksızın, Kudüs’ü bütün inananlar için bir barış şehri yapmanın yegane yoludur.

Askeri işgal altında kalmış olması Kudüs’ün konumundan ve dini değerinden hiçbir şeyi değiştirmez.

Çünkü Kudüs, devletleri ve halklarıyla beraber İslam ümmeti nezdinde dini bir akide, inanç ve ibadet merkezi olmaya devam edecektir.

Hiçbir kral ya da devlet başkanı buranın bir karışından vazgeçme hakkına sahip değildir.

Merhum II. Abdülhamid bir karış dahi vazgeçmemişti.

Toprakları üzerinde, işgalcilerin elleriyle gerçekleşen her türlü düşmanlık, bütün dini ve hukuki ölçülere göre tecavüzdür.

İşgalcilerin gerçekleştirdiğihiçbir demografik, coğrafi, dini veya siyasi değişiklik kabul edilemez.

Ey Kudüslüler!

Şüphesiz, Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da gözlerimiz, akıllarımız ve gönüllerimizher namazda ilk kıblemiz olan Beyti’l-Makdis’e yönelmektedir.

Çünkü Kudüs, kıble güzergahımız üzerinde yer almaktadır. Kudüs Türklerden, Osmanlılardan hac ve umre yapmaya giden herkesin ziyaret mekanı olmuştur.

Evet! Kudüs ve Filistin, Müslüman Türk halkının ve bütün müminlerin adetabir parçasıdır.

Kudüs’ün izzeti bizim izzetimiz; sizin izzetiniz de bizim izzetimizdir.

Çünkü Kudüs, iman tarihimizin, inanç ve medeniyet tarihimizin bir parçasıdır.

Akidemizden, dinimizden, tarihimizden, duruşumuzdan taviz veremeyiz.

Mescid-i Aksa’nın ibadet mekanı olarak müslümanlar ile gayr-i müslimler arasında dönüşümlü olarak paylaşımını kesinlikle kabul etmiyoruz ve kabul etmeyeceğiz.

Kurulduğundan beri Mescid-i Aksa bir İslam mabedidir ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır.

Kudus’ün başkalarına ait bir anakent olmasını kabul etmemiz, asla ve asla mümkün değildir. Kudüs Müslümanların manevi başkentlerinden biridir.

Cenab-ı Hak’tan Mescid-i Aksa’yı zalimlerin zulmünden muhafaza buyurmasını niyaz ediyorum.

Allah’ım İslam’a ve müslümanlara yardım eyle.

Allah’ım İslam’ı ve müslümanları aziz eyle.

Allah’ım dinini ve kitabını aziz eyle.

Kudüs’ü ve Kudüs ehlini korumasını ve onlara yardımcı olmasını niyaz ediyorum.

Mescid-i Aksa’yı ve bütün İslam topraklarını muhafaza etmek için Müslümanlara yardım etmesini niyaz ediyorum.

Rabbimden şehitlere rahmet, yaralılara acil şifa, esaret altında kalanlara kurtuluş diliyorum.

Kudüs’ten ve Filistin’den ayrı düşmek zorunda kalan Kudüslü kardeşlerinizin sizlere selamını iletiyorum.

Türkiye’deki mümin ve mümine tüm kardeşlerinizin selamlarını iletiyorum.

“Biliniz ki; sözün en güzeli ve özlü olanı, Aziz, Mülk Sahibi ve her şeyi bilen Allah’ın sözüdür.”

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

https://diyanet.tv/diyanet-isleri-baskani-prof-dr-mehmet-gormezin-tarihi-kudus-hutbesi-

26 Ekim 2023 Perşembe

Erbakan Hoca'dan ABD'ye Tarihi Mesaj: "Mesele Basit, Gebereceksin!"

1991 yılında Irak’a ilk işgal girişiminde bulunan eski ABD Başkanı George H. W. Bush’un ölümünün ardından Milli Görüş'ün merhum lideri eski başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmettin Erbakan anlattığı Kızılderili hikayesiyle ABD'ye tarihi bir cevap vermişti.

1991 yılında gerçekleşen bir toplantıda teşkilat üyelerine hitap eden rahmetli Erbakan Hoca'nın işte o sözleri;

“Bu arkadaşlarımız bir gün bir filme gitmişler. Bu film bir Amerikan filmi, içerisinde Kızılderililer gösteriliyor. Kızılderililer bir beyazı yakalamışlar ve ağaca bağlamışlar. Kızılderili reis bir kayanın üzerinde oturuyor. Karşısında da dumanlı dağlara bakarak piposunu içiyor. Diğer tarafta altında harıl harıl ateş yanan bir kazan fokur fokur kaynıyor. Ağaca bağlanmış beyazı yiyecekler, sahne bu. Ortada tam tam dansı da başlamış, ölüm saati geliyor. Kazanın fokurtusu arttıkça beyaz adam tepinip duruyor. Boncuk boncuk terliyor. Beyaz adam bir yandan Kızılderililere yalvarıyor, bir yandan da bir şekilde iplerden kurtulmaya çalışıyor. Uzun bu sahne devam ettikten sonra beyaz adam nihayet ipini gevşetiyor. Bu esnada reis hiç istifini bozmuyor. Beyaz adamın kaçması mümkün değil. Ne yapacak? Reisin önüne gelip daha candan yalvarmak. Nitekim öyle yapıyor ve yalvarıyor. Tam o esnada Kızılderili reis beyaz adama dönüp, “Mesele basit, gebereceksin!” diyor. Şimdi 40 sene sonra niye bu olayı anlatıyorum. Çünkü Bush’a söylenecek söz bu da onun için. Ne olacak ‘Mesele basit, gebereceksin.’ İster Bağdat’ı, ister Afganistan’ı, ister Keşmir’i, ister Filistin’i bombala, senin kanserine merhem olmaz. Firavunluğu bırakacaksın, hakkı üstün tutan medeniyete, adil düzene döneceksin. Başka çaresi yok!”

https://youtu.be/mpj02DAZ98Y

25 Ekim 2023 Çarşamba

Gazze'deki Al Awda Hastanesi Doktorlarından Yüreklere Dokunan Ezgi

Terör devleti İsrail'in tehdit ettiği ve boşaltılmasını istediği Gazze'deki Al Awda Hastanesi Filistinli doktorlarından yüreklere dokunan ezgi: "Acıların bitmesi için biz burada kalacağız. Burada yaşayacağız ve şarkı söylemeye devam edeceğiz!"

https://youtu.be/KKlYUn2amoc

23 Ekim 2023 Pazartesi

Ethnic BAND - Gel Gör Beni (Ben Yürürüm Yane Yane)

Ethnic BAND - Gel Gör Beni (Ben Yürürüm Yane Yane)


Ben yürürüm yane yane

Aşk boyadı beni kane

Ne akilem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi


Gel gör beni beni aşk neyledi

Derde giriftar eyledi


Gah eserim yeller gibi

Gah tozarım yollar gibi

Gah akarım seller gibi

Gel gör beni aşk neyledi


Gel gör beni beni aşk neyledi

Derde giriftar eyledi


Ben Yunus’u biçareyim

Aşk elinden avareyim

Baştan ayağa yareyim

Gel gör beni aşk neyledi


Gel gör beni beni aşk neyledi

Derde giriftar eyledi


https://youtu.be/BTkYRNnd1ow?si=93k1qRvGptHgJITy 

22 Ekim 2023 Pazar

Konyaspor Taraftarları Filistin’e Destek Pankartı Astı

Konyaspor tribünlerinden anlamlı pankart!

Siyonist İsrail yönetiminin Filistin halkına yönelik başlattığı soykırım devam ederken, işgalci İsrail'in son dönemdeki Gazze’de kadın çocuk demeden sivillere yönelik yaptığı saldırılara Konyaspor'dan tepki geldi.

MEDAŞ Konya Büyükşehir Stadı kuzey tribününde İsrail'in saldırılarında enkaz arasında oyuncağına sarılarak yatan Filistinli bir çocuğun resmedildiği, "Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil" yazılı dev pankart açıldı.

Öte yandan, maçın hakemleri ile her iki takımın oyuncuları, "Gazze'de yapılan zulmü kınıyoruz" yazılı pankartla sahaya çıktı.

Karşılaşmanın başında ise Pendiksporlu Ahmed Hassan, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını protesto etmek amacıyla başlama vuruşunu bir süre geciktirdi. Tribündeki taraftarlar da İsrail aleyhine slogan atarak, Mısırlı oyuncunun protestosuna destek verdi.

Gazze'de yaşanan soykırıma tepki gösteren Konyaspor taraftarlarını tebrik ediyorum.

https://youtube.com/shorts/6blE6e3EVlg?feature=share


"Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’dır, Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır."


"Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’dır,

Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır."



(Allah'a güvenenin yardımcısı Allah'tır,

Hüzünlü olan gönül bir gün gelecek bahtiyâr olacaktır.)


Ziya Paşa


21 Ekim 2023 Cumartesi

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in oğlu Mehmed Kısakürek’e, Yüce Allah’tan rahmet niyaz ediyorum

Cenâb-ı Hakk’ın irciî emrine ittiba ile dâr-ı bekâya irtihal eden Türk edebiyatının "Sultanu'ş Şuara”sı merhum Necip Fazıl Kısakürek'in eserlerinin ve bütün emanetlerinin muhafızlığını azim ve aşkla sürdüren Büyük Doğu Yayınları sahibi ve NFK Kültür ve Araştırma Vakfı (NFKKAV) Yönetim Kurulu Başkanı, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in oğlu Mehmed Kısakürek’e Yüce Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Kabri nur, mekânı cennet, makamı âlî olsun. Kederli ailesine, dost, akraba ile sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

https://youtu.be/1WEgjuONgB8?si=n2NRl7SaLRm6OD7O

"Hanzala 10 yaşında doğdu ve her zaman 10 yaşında olacak. Vatanına döndüğünde de 10 yaşında olup büyümeye başlayacak."


Mülteci kampında geçen kendi çocukluğundan esinlenerek ortaya çıkardığı "Hanzala" karakteriyle dünya çapında üne kavuşan Filistinli çizer Nacî el Alî, Hanzala'yı sırtı bize dönük ve elleri arkasında bağlı bir karakter olarak tasarladı.

Karikatürist Alî, insanlığın Filistin'de yaşananlara sessiz kalmasından ötürü küskünlüğünün ifadesi olarak Hanzala'yı sürekli sırtı dönük halde resmetti. Hanzala'nın yüzü, Filistin özgür olduğunda görülecektir. Ellerinin arkasında bağlanması ise, "dışarıdan dayatılan her türlü çözüme kapalılık" anlamına gelir.

Bir açıklamasında 10'lu yaşların başındayken ülkesinden sürüldüğünü hatırlatan Alî, Hanzala'ya ilişkin şu ifadelere yer vermişti:

"Hanzala 10 yaşında doğdu ve her zaman 10 yaşında olacak. Vatanına döndüğünde de 10 yaşında olup büyümeye başlayacak. Doğanın kanunları ona işlemeyecek. O eşsiz. Her şey vatanına döndükten sonra normalleşmeye başlayacak. Onu yoksul ve acının sembolü olarak resmettim ve adını Hanzala koydum. En başta Filistinli bir çocuktu. Fakat şuuru, onu ulusaldan uluslararası bir yere taşıdı. Basit fakat sert bir çocuk. İşte bu nedenle insanlar onu sahiplendi ve kendi duygularını temsil ettiğini hissetti. Hanzala sadece Filistinli bir çocuk değil, siyonistlerin işgallerine karşı çıkan, insanların haklarını savunan bir çocuk. Hanzala'nın gözünde yoksullar Filistinlidir. Ezilenler, mazlumlar hepsi Filistinlidir. Sadece bir ülke olarak değil, insanî anlamda bir Filistin."

https://www.gzt.com/foto-galeri/mecra/hanzalanin-yuzu-filistin-ozgur-oldugunda-gorulecek-2024153


20 Ekim 2023 Cuma

“Ninnilerle uyutulması gereken bebeklerin, silahlarla susturulduğu bir dünyada susmak alçaklıktır!”


“Ninnilerle uyutulması gereken bebeklerin, silahlarla susturulduğu bir dünyada susmak alçaklıktır!”

MUHSİN YAZICIOĞLU

“Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.”


 

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrâhîm Sûresi, 42.)

Cumanız mübarek olsun.

Bosna-Hersek’in İlk Cumhurbaşkanı İzetbegoviç’i Ahirete İrtihalinin Sene-i Devriyesinde Rahmetle Yâd Ediyorum

Hayatını Müslüman Boşnakların hakları için mücadele ederek geçiren, İslam bilincinin uyandırılması ve Müslüman Boşnakların ülkedeki diğer halklarla eşit sayılması için gençlik yıllarından itibaren verdiği mücadele sırasında 1946 ve 1983'te iki kez tutuklanan, 14 Aralık  1995'te Bosna-Hersek'te savaşı sona erdiren Dayton Antlaşması’nın imzalanılmasıyla halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet bırakan, bağımsız Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı ve daha sonra yeni siyasi yapıda Devlet Başkanlığı Konseyi’nin ilk Başkanı olan, büyük bir fikir, eylem ve devlet adamı Aliya İzetbegoviç’i ahirete irtihalinin  20'nci sene-i devriyesinde sevgi, saygı ve rahmetle yâd ediyorum. Ruhu şâd, kabri nur, mekânı cennet olsun.

https://youtu.be/cJ8IFwCAQGc?si=gLsUFsj7FVYf72eQ

19 Ekim 2023 Perşembe

"Bunu hiç unutma evlat! Batı, hiçbir zaman medenî olmamıştır.." Aliya İzzetbegoviç (19 Ekim 2003)

"Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.."

Aliya İzzetbegoviç (19 Ekim 2003)

Murat Kekilli - Yıkılasın İsrail

Çok canlar yaktın

Çok ocaklar yıktın

Yerin yok dünyada

Nereden çıktın

Yıkılasın İsrail

Enkazını göreyim

Sana ülke diyenin

Yüzüne tüküreyim

Hesabın boşuna

Sakın umutlanma

Bu aziz topraklar

Yar olmaz sana

Yıkılasın İsrail

Enkazını göreyim

Sana ülke diyenin

Yüzüne tüküreyim

Söz: N. Fazıl Kısakürek - Hamza Er
Beste: Murat Kekilli

https://youtu.be/_Nij0CEz5yc?si=MBTU0AJWdBGM0xIn