Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş:
"İmdat, boğuluyorum. Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış.
O sırada yakınlardan geçen bir köylü, sesini
duyup yaklaşmış.
Bürokrat: "Bataklığa düştüm. Kurtar
beni!" diye bağırmış.
Köylü: "Geçmiş olsun" demiş. Ama
kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez:
"Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış...
Köylü: "Olmaz sen şu anda hazine
toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur"
Bürokrat: "Sen, dalga mı geçiyorsun.
Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.
Köylü, hiç istifini bozmadan cevap vermiş:
"Ben hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak
da değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar
mutlaka. Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse itfaiyeye
talimat verir ve seni kurtarırlar..."
Bürokrat: "Yahu... Bunlar oluncaya
kadar ben ölürüm!"
Köylü, gülmüş: "Ben ölmezsin demiyorum ki... Bizim devletle bir işimiz olsa siz de bu yolları önermiyor musunuz? Biz de oradan oraya gide gide ölüyoruz adeta... Sen de ölsen, mevzuata uygun ölmüş olursun!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder