Bu Blogda Ara

26 Ocak 2025 Pazar

Miraç geceniz mübarek olsun


Yüce Rabbimiz, İsrâ sûresinin ilk ayetinde bu geceyi bize şöyle haber vermektedir: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed’i Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir.” (İsrâ, 17/1.)

Peygamber Efendimiz (s.a.s), yüreğimizin Kudüs ve Mescid-i Aksa ile çarpmasını, her daim oraya sahip çıkmamızı emretmiştir. (Ebû Dâvûd, Salât, 14.)

Kullukta ve insani değerlerde en yüce mertebelere yükselişi simgeleyen Miraç gecenizi tebrik ediyorum. Ancak bugün, miracın şâhidi olan ilk kıblemiz Mescid-i Aksa mahzun. Tevhidin beşiği, emin belde Kudüs işgal altında. İçinde birçok ilâhi hikmeti, sırrı ve bereketi barındıran bu mukaddes gecenin, yaşamakta olduğumuz zor günlerin, -inşâallah- huzurlu yarınların doğum sancıları olması temennisiyle ülkemizin, İslam dünyasının ve tüm insanlığın içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtuluşuna vesile olmasını, Miraç mekânı Mescid-i Aksa başta olmak üzere Filistin, Doğu Türkistan, Keşmir, Myanmar ve yeryüzünün farklı coğrafyalarında bütün mazlum diyarlara özgürlük ve huzur getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

Ülkece büyük bir imtihandan geçtiğimiz şu günlerde bu gecenin hürmetine; Cenab-ı Hak, bu gece vesilesiyle temel insan haklarının en adil şekilde yerine getirildiği, insanların eşit yaşam koşullarında yaşayabildiği ve masumların zarar görmediği bir gelecek temennisiyle sağlık, huzur ve afiyet ihsan eylesin. Rabbim, bizleri her türlü felaketten muhafaza eylesin. Miraç geceniz mübarek olsun.

https://youtu.be/Sg0xTrIiRwg?si=_ebEU2GQP97Ox9sv

25 Ocak 2025 Cumartesi

Türkan Saylan’ın Cüzzam Mücadelesi - Prof. Dr. Ayşe Yüksel


İlk çocuğuna gebe bir tıp öğrencisi, psikiyatri stajı gezisi olarak Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ni, diğer öğrenciler ile birlikte dolaşır, gördükleri onu çok etkiler. Ama asıl unutamadığı, o yıllarda hastanenin epey uzağındaki 28. servis ve orada yatan hastalar olur. Kimdir o hastalar? O yıllarda önemli bir damgalanma nedeni olan “cüzzam hastaları”. Sağlıkçılar, yaklaşmayın, dokunmayın diye uyarır. O akşam tıp öğrencisi uzun uzun düşünür, eğer hastaya yaklaşmayacak, ona dokunmayacaksak biz nasıl hekim olacağız diye düşünür. Kabul edemez bu durumu ve eğitimi, uzmanlığı tamamladığında bu konu ile kesinlikle ilgilenmeye söz verir kendine. Kimdir bu tıp öğrencisi? Hepimizin kıymetlisi Prof. Dr. Türkan Saylan.

Yıllar geçer, meraklı, ilgili, duyarlı bu tıp öğrencisi cildiye uzmanı olur. Kendisine verdiği sözü hatırlar, “cüzzam” hastalığını öğrenmek üzere, Londra’daki Tropikal Hastalıklar Hastanesi’ne gider, bir yıl boyunca eğitim alır. Çok sevdiği ülkesine döner, sağlık bakanı ile görüşür ve 28. servisin sorumluluğunu alır. İlk işi tedavisi tamamlanmış cüzzam hastaları ile birlikte “Cüzzamla Savaş Derneği”ni kurar. Kurduğu dernek bugün 49 yaşında.

DÜNYA ÇAPINDA MÜCADELE

Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye Sağlık Bakanlığı, Uluslararası Cüzzam Gönüllü Kuruluşları onun yol arkadaşları olur. Hastalara sadece tıbbi tedavi sağlamaz, aynı zamanda sosyoekonomik koşullarını da iyileştirir.

Tanısı kolay, tedavisi kesin, zor bulaşan bu hastalıkla ülke çapında mücadele etmeye başlar. Her zaman değer verdiği, saygı ile andığı Doç. Dr. Etem Utku’nun önceki yıllarda yapmış olduğu cüzzam saha çalışmalarından edindiği bilinen 4 bin kadar cüzzam hastasını yaşadıkları yerde ziyaret etmek, muayene etmek, koşullarını görmek, gereksinimleri doğrultusunda çözümler üretmek için, ekip arkadaşları ile beraber, yanlarına aldıkları tıp öğrencileri ile Anadolu’yu karış karış dolaşır. Ölenler olmuş, sayı azalmış, bir taraftan da yeni vakalar çıkmış, azalan sayı yeniden yükselmiştir.

Bazı ailelerin cüzzamlı evlatlarını ahıra tecrit ettiklerine tanık olmuş, o hastaları sarıp sarmalamış, hastaneye getirmiş, tıbbi tedavilerini başlatmış, bir taraftan da okuma yazma öğretmiş, el becerileri kurslarına göndermiş, kendi kendilerine yeterli hale getirmiştir. 

TECRİTTEN İYİLEŞMEYE

Cüzzamlının çocuğu diye okula alınmayan çocukları öğretmenlerle buluşturmuş, öğrencinin önlük, defter, kalem vb. tüm ihtiyaçlarını karşılamış, eğitim bursu vermiştir. Yıllar içinde okuyup öğretmen, hemşire, doktor, mühendis olan çocuklar ailelerinin sosyal statüsünü yükseltmiş, geçmişte “cüzzamlının annesi/babası” diye anılırken algı değişmiş, “öğretmenin annesi”, “doktorun babası” diye bakmaya başlamışlardır. Bunu başaran tabii ki Türkan Saylan’dır.

Prof. Dr. Türkan Saylan, yaşamının 36 yılını hem ülkemizde hem de dünyada cüzzam mücadelesine harcamıştır. Hastalığa bütüncül yaklaşarak hem tedavi etmiş hem onları eğitmiş hem iş sahibi yapmış, düğünlerini kurmuş, çocuklarına isim vermiş, çocukları da okutmuş, ihtiyacı olana ev yapmış, her birinin annesi olmuştur. Sosyal tıp anlayışı ile yaptığı çalışmalar az da olsa bulaşıcı bir hastalığı, ülkemizin önemli bir sağlık sorunu olmasından uzaklaştırmış, Dünya Sağlık Örgütü’nden tebrik mektupları almıştır. Cüzzam hastaları için yaptığı sosyal destek çalışmaları, başka ülkelere de örnek olmuş, onun çalışmaları, cüzzam çalışanı bir kadın olarak ilk defa Hindistan’da “Gandi Ödülü” ile ödüllendirilmiştir.

Ülkemizin gururu Prof. Dr. Türkan Saylan 16 yıldır aramızda değil. Ondan öğrendiklerimizle Cüzzamla Savaş Derneği’ni yaşatıyor, az sayıda kalan cüzzam hastalığını geçirmiş kişiler, çocukları için sosyoekonomik desteklerimizi sürdürüyoruz.

YENİ VAKA GÖRÜLEBİLİYOR

Ne yazık ki Türkan Hoca’mızdan sonra az sayıda da olsa yeni vakalar görülmeye başladı. Onun yokluğunda 15 kadın, 28 erkeğe yeni tanı kondu. Bakırköy Cüzzam Hastanesi’nde tedavi oluyorlar. Yeni bir vaka demek, “Vakaya tanı konana kadar, kaç kişiye hastalığı bulaştırmış olabilir” sorusunu da beraberinde getiriyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı, illerde bulaşıcı hastalıklar şubesi sorumluluğunda bu kişilerin evlerine uzman ziyareti yaptırmalı, aile bireyleri en az yılda bir kez muayene edilmeli, başka yeni vaka olup olmadığı araştırılmalıdır.

Yarın “Dünya Cüzzam Günü”. Hastalık hakkında farkındalık oluşturmak için bütün dünyada bugün anılıyor. Türkan Hoca’mız her yıl anardı, biz de onun izinde bugünü anmaya devam ediyoruz. “Cüzzamsız bir dünya için el ele” demek için yarın Ataköy İspirtohane Kültür Merkezi’nde saat 18.00’deki yapacağımız anmada buluşmak üzere.

PROF. DR. AYŞE YÜKSEL
CÜZZAMLA SAVAŞ DERNEĞİ BAŞKANI


https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/turkan-saylanin-cuzzam-mucadelesi-prof-dr-ayse-yuksel-2292650


 

İş insanı, İnşaat Mühendisi Nihat Gökyiğit’i Vefatının 2’nci Yıl Dönümünde Rahmetle Yâd Ediyorum

 

Tekfen Holding kurucu ortaklarından, yeşil örtü, toprak ve biyolojik çeşitlilik olmak üzere ömrünün büyük bölümünü çevre çalışmalarına adayan, TEMA Vakfı kurucu ve mütevelli heyet başkanı olarak da adını duyurmuş olan, Cumhurbaşkanlığı "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" ve Türkiye Büyük Millet Meclisi "Üstün Hizmet Ödülü" ile onurlandırılan iş insanı, inşaat mühendisi Nihat Gökyiğit’i vefatının 2’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ediyorum.

24 Ocak 2025 Cuma

“Allah, inkâr edenleri ve zalimleri asla bağışlamayacaktır. Onlara asla bir çıkış yolu da göstermeyecektir.” (Nisâ, 4/168.)


Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah, inkâr edenleri ve zalimleri asla bağışlamayacaktır. Onlara asla bir çıkış yolu da göstermeyecektir.” (Nisâ, 4/168.)  

Filistin, Doğu Türkistan, Keşmir, Myanmar ve yeryüzünün farklı coğrafyalarında akan kan ve gözyaşının dindiği, temel insan haklarının en adil şekilde yerine getirildiği, insanların eşit yaşam koşullarında yaşayabildiği ve masumların zarar görmediği bir gelecek temennisiyle Cuma’nız mübarek ve alçakça yöntemlerle tarihin en acımasız soykırımını gerçekleştiren Siyonist katiller ile onların hamisi küresel zorbalar kahru perişan olsun.  

https://drakifakca.blogspot.com/2024/11/allah-inkar-edenleri-ve-zalimleri-asla.html?spref=tw 

21 Ocak 2025 Salı

Kartalkaya Kayak Merkezi’nde Yangın Faciası


18 Ocak 2025 Cumartesi

"Yılın Dünya Vatandaşı" Ödülü Katil İsrail'in Şehit Ettiği Ayşenur Ezgi Eygi'ye Atfedildi


"Yılın Dünya Vatandaşı" ödülünün sahibi, 6 Eylül 2024'te Nablus'ta bir protesto sırasında katil İsrail Savunma Kuvvetleri tarafından vurularak hayatını kaybeden Ayşenur Ezgi Eygi oldu. TRT World Citizen ödüllerinde "Yılın Dünya Vatandaşı" ödülünü kızı adına alan baba Eygi'nin duygu yüklü konuşması ayakta alkışlandı:

"Ayşenur 'Ölmem bir işe yarayacaksa razıyım baba' diyerek gittiği Filistin’de şehit oldu. Bu ödülü, Ayşenur gibi cesur yürekli insanlara adıyorum!"

17 Ocak 2025 Cuma

Covid-19 nedeniyle Vefat Eden Prof. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu'nun Ailesine Hakları İade Edilmelidir!


Merhum meslektaşımız Prof. Dr. Mehmet Ergenoğlu, meslek hastalığı nedeniyle ölmüş ve 4A’lı olsa evlatlarına maaş bağlanması gerekecekken, 4B’li sayıldığından bu yapılmamış ve vicdanları yaralayan hak kaybına uğramıştır.     

Prof. Dr. Mehmet Ergenoğlu, bir Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC) uzmanıydı. Çukurova Üniversitesinde aldığı tıp ve KVC eğitiminin ardından Amerika (Houston ve Cleveland) ve Belçika’daki önemli üniversite ve hastanelerde altı yıla yakın çalışmıştı. Ülkesine döndüğünde otuz sekiz yaşındaydı. İyi insan, iyi hekimdi; kurtardığı yüzlerce hayatla, binlerce kişinin yaşamına dokunmuştu. Türkiye’deki akademik ortam ve özel hastanelerdeki çalışma koşullarının çarpıklığı nedeniyle pek çok hekim gibi o da bir özel hastane zincirinden diğerine savrulurken, 2012 yılında doçent, 2018 yılında da profesör unvanı aldı. Artık elli iki yaşındaydı. Evlenmiş, iki kızı olmuştu. 

Yaşamının önemli bir bölümünü masa başında çalışarak, bilimsel makaleler yazarak, nöbetlerde, yoğunbakımlarda ve ameliyathanelerde hayat kurtararak geçirmişti. 2020 yılında Covid-19 pandemisi başladığında bir vakıf üniversitesinin tıp fakültesinde öğretim üyesiydi. 

Çoğu vakıf üniversitesi-özel hastane yapılanmasında, Prof. Ergenoğlu’nun çalıştığı kurumda da olduğu gibi, öğretim üyesi hekimlerin; üniversitede iş sözleşmesi (4A - bordrolu), hastanede ise hizmet alım sözleşmesi (4B - şirket) ile çalıştırılması bundandı. 

Yaratılan ikili çalışma hukukuna dayanılarak aynı çatıda bulunan; üniversitede SSK’lı, hastanede ise BAĞ-KUR’luydu bu hekimler. 

Üniversitede “hoca”, hastanede ise hak edişi kadar şirket faturası kesen bir taşerondu. 4A’lı olması YÖK açısından yasal bir zorunlulukken; hastanede 4B’li olması özel sağlık sermayesinin bir dayatmasıydı. 

Bu yolla özel hastaneler mali ve hukuki tüm sorumluluklarından kurtuluyor; hekimler ise yaptırımlar, çalışma koşulları ve yükümlülükler bakımından aslında 4A’lı, yani işçi gibi çalıştırıldıkları halde 4B’li oldukları için tüm iş haklarından yoksun bırakılmış oluyordu. 

Dr. Mehmet Ergenoğlu da, İstanbul’daki özel hastane hekimlerinin yaklaşık yüzde 80’i gibi bu adaletsiz koşullarda çalıştırılıyordu. Ve ne yazık ki görev yaptığı sırada COVID-19 hastalığına yakalanarak 15 Mart 2021’de yaşamını yitirdi.

Meslek hastalığı nedeniyle vefat ettiği saptanarak iki kızına maaş bağlandı. Her şey şaşırtıcı bir şekilde olması gerektiği gibi gidiyordu; ta ki Esenyurt SGK Müdürlüğü’nün “Bağlanan gelirin kesileceği ve o güne dek yapılmış ödemelerin tahsil edileceği”ni belirten Mart 2023 tarihli yazısına kadar.

Bu karar, “Prof. Ergenoğlu’nun koronavirüse maruz kaldığı sırada hem öğretim üyesi (4A) hem de hekimlik hizmet alım sözleşmesi (4B) ile çalıştığını, ancak meslek hastalığının, o sırada eğitim faaliyeti olmadığı için 4B ile çalıştığı sırada oluştuğu, bu nedenle gelir bağlanmasının mümkün olmadığı” gibi akıldışı ve “zorlama” bir gerekçeye dayandırılıyordu.

Hâlbuki mahkemede aksi yönde görüş bildiren fakülte dekanı da dâhil olmak üzere herkes biliyordu ki tıp eğitimi sadece amfilerde verilen bir disiplin değildir. KVC eğitimi de tıpkı diğer klinik dallarda olduğu gibi, doğrudan hastanede ve hastalara hizmet sunularak da verilmektedir. 

Raporda, Prof. Ergenoğlu’nun görevi ikiye bölünmüş, iki görevin birbiriyle ilişkisi yokmuş gibi değerlendirilmiş ve virüsle, öğretim üyesi olarak değil, hekim olarak karşılaştığı gibi mantık dışı ve trajikomik bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Kaldı ki öyle bile olsa; üniversite, hastane yöneticileri hatta devlet de biliyor ki Dr. Ergenoğlu hizmet satın alınan bir taşeron değil, hastanenin çalışanıdır ve 4B’li olması özel sağlık sermayesinin menfaatleri için uydurulmuş ve kendisine dayatılmış bir durumdur. 

Devam etmekte olan Mehmet Ergenoğlu davası, özel hastane patronlarının hekimleri neden 4B’li çalışmaya zorladıklarını açıkça ortaya koyan trajik bir örnektir. Kendi bünyesinde çalışan bir işçisi meslek hastalığı nedeniyle ölmüş ve 4A’lı olsa evlatlarına maaş bağlanması gerekecekken, 4B’li sayıldığından bu yapılmamış ve vicdanları yaralayan hak kaybına uğramıştır.

https://istabip.org.tr/7917-prof-dr-mehmet-umit-ergenoglu-nun-ailesine-haklari-iade-edilmelidir.html

15 Ocak 2025 Çarşamba

ABD Dışişleri Bakanı Blinken'a Gazze Protestosu: "Soykırım Bakanı"

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, görevinin son dış politika konuşmasını yaparken "soykırım bakanı" ve "sizi affetmeyeceğiz" sloganlarıyla protesto edildi.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Washington'da düşünce kuruluşu Atlantic Council'da katıldığı programda Biden yönetiminin 4 yıllık dış politikasını değerlendirdi.

Konuşması sırasında ayağa kalkarak Blinken'a seslenen gösterici, ABD'nin Gazze'de binlerce çocuğun ölümünden sorumlu olduğunu kaydederek, "soykırım bakanı" ve "sizi affetmeyeceğiz, bunları unutmayacağız" diye bağırdı.

Gösterici, Blinken'a, "Siz soykırım bakanısınız, elinizde binlerce çocuğun kanı var. Masum sivillerin ve çocukların kanı sizin elinizde. Bunu unutmayacağız." diye seslendi.

Güvenlik görevlileri tarafından dışarı çıkarılan göstericinin ardından kısa süre sonra ayağa kalkan bir başka gösterici de benzer şekilde Gazze'deki soykırıma desteği nedeniyle Blinken'a sert tepki gösterdi.

Blinken'a "savaş yanlısı bir suçlusunuz, bir canavarsınız" ve "soykırım bakanı" diye seslenen gösterici de güvenlik görevlileri tarafından salondan dışarı çıkarıldı.

Kısa süre sonra üçüncü bir gösterici de aynı şekilde Blinken'ı "soykırım bakanı" diye bağırarak protesto etti.

https://youtu.be/COu7ZukP_O0?si=xfrjk-KNkE5SHp79

14 Ocak 2025 Salı

Kasvetli kış ortasında aç çocuklar inliyor!

ABD'de yaşayan siyaset bilimci Yahudi Prof. Norman Finkelstein'ın Youtube sayfasında paylaştığı videoda, Yahudi şarkıcı Deborah Fink'in öncülüğünde, ünlü Noel şarkısı bu kez de Gazze'deki insanlar için çalındı.

Sözlerini Deborah Maccoby'nin yazdığı şarkıya Kevin Anderson, Jeremy Fauvel ve Zahra Paracha gibi birçok sanatçı katkıda bulundu.

Orijinali Christina Rossetti'ye ait olan eserin "Kasvetli kışın ortasında soğuk rüzgarlar inliyor" dizesini "Kasvetli kışın ortasında aç çocuklar inliyor" şeklinde yorumladı.

Şarkıda, "Hükümetler Gazze'de yaşanan soykırımı sessizce izliyor, buna nasıl izin verebiliyorlar?" gibi uluslararası camianın Filistin'de işlenen insan hakları suçlarına olan sessizliğini eleştiren sözler de yer aldı.

https://music.youtube.com/watch?v=e9VwEVtquFc&si=9wLOGq1AQTQTDTm4

12 Ocak 2025 Pazar

#GazzeninAhıDünyayıYakar #ABD #California #LosAngeles #Hollywood


Hollywood ünlüleri milyon dolarlık malikanelerini kaybettiklerini tek tek duyuruyor.

Oscar adayı aktör James Woods, mülkünden iki blok ötede tamamen alevler içinde kalan bir evin görüntülerini paylaştı.

Wood evi için canlı yayında ağlarken akıllara geçmişte Gazze ile ilgili yaptığı konuşma geldi.

Wood, İsrail'in Gazze'deki soykırımını açıkça destekleyen bir paylaşım yapmış ve "Ateşkes yok, taviz yok, affetmek yok. Hepsini öldürün" ifadelerini kullanmıştı.

#GazzeninAhıDünyayıYakar #ABD #California #LosAngeles #Hollywood

https://x.com/drakifakca/status/1878171563830194279


4 Ocak 2025 Cumartesi

Usta Sanatçı, Besteci, Söz Yazarı ve Sinema Oyuncusu Ferdi Tayfur Hakk'ın Rahmetine Kavuştu


Hakk'ın rahmetine kavuşan usta sanatçı, besteci, söz yazarı ve sinema oyuncusu Ferdi Tayfur'a Allah'tan rahmet niyaz ediyor; kederli ailesine, tüm sevenleri ile sanat camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum. 

https://youtu.be/eG9wQas42xc?si=A56O_8R28nxZg4zN 

2 Ocak 2025 Perşembe

“Allâhʼım! Receb ve Şâban’ı bize mübârek eyle! Bizi Ramazan’a kavuştur (mülâkî eyle).”

Konya’da yüzyıllardır sürdürülen köklü bir gelenek: “Şivlilik”