Gazeteci, Yazar Yıldıray Oğur: Elden ele dolaşan ırkçı bir komplo teorisi...
Hala tatmin olmayanlar için babasının ve annesinin mezar taşları...
25 Mayıs 1935 tarihinde Malatya Hekimhan’da doğan Oğuzhan Asiltürk’ün annesinin adı Fatma, babasının adı Mahmud Besim.
Oğuzhan, ismini veren babası.
Çünkü babası Cumhuriyetin ilk öğretmen okulu mezunlarından olan bir öğretmen. Tarihe meraklı, milliyetçi bir öğretmen.
Bu yüzden Oğuzhan Asiltürk’ün kız kardeşlerinin adı Sevinçhan, Gülsevi ve Sevimyazı. Erkek kardeşinin adı ise Atilla.
Oğuzhan Asiltürk’ün babası önce memleketleri Hekimhan’da öğretmenliğe başlamış. Sonra esas uzmanlık alanı olan ziraat memuru olarak Malatya’ya taşınmışlar.
Asiltürk ailesi Malatya’da Sancaktar mahallesinde oturmuş. Recai Kutan ile burada tanışmışlar. Kutan’ın öğretmen babası Asiltürk’ün de öğretmeni olmuş.
Mahalleden tanıdığı diğer isimler de Turgut, Korkut, Bozkurt Özal kardeşler.
Yine Malatyalı öğretmen çocukları olan Turgut, Bozkurt, Korkut kardeşlerin adları da o günlerin “Türk tarih tezi” dalgası içinde verilmiş isimlerdi.
Asiltürk daha sonra babasının tayini gereği lise eğitimine Sivas ve Antakya’da devam etmiş.
Yani Oğuzhan Asiltürk, Erbakan’dan önce Recai Kutan’la tanışmış. Erbakan’la tanışması da partiden önce, İTÜ yıllarına dayanıyor.
İTÜ’de İnşaat bölümünde talebe cemiyeti başkanlığı yapmış, Zahit Kotku’nun sohbetlerine katılmış dindar bir öğrenci olarak tanınmış.
Üniversite mezuniyet yıllığında da şöyle yazıyor: “Oğuzhan Asiltürk: Üniversiteyi koltuğunun altığında bir not defteri, yastığının altında bir şiir kitabı ile bitirdi.”
Mezuniyetinden sonra kardeşi Atilla Asiltürk ile birlikte Asiltürk Proje adlı inşaat firmasını kurmuşlar. Bu şirket hala Ankara’da faaliyette.
Erbakan’la siyasi hayatı 1969’da Konya’dan bağımsız aday olduğunda başladı, Milli Nizam Partisi ile sürdü.
1975 yılında kuruluş müzakerelerini Baykal ile birlikte yaptığı CHP-MSP hükümetinin İçişleri Bakanı olduğunda da sadece 40 yaşındaydı.
Yani iddia sahipleri altı yıl önce ismini değiştirmiş 40 yaşındaki Ermeni asıllı bir kişinin Türkiye’ye İçişleri Bakanı olduğunu da iddia etmiş oluyorlar.
Yani neresinden tutsanız absürtlük.
Asiltürk her zaman köşeli fikirleri olan sağcı bir siyasetçi oldu. İçişleri Bakanlığı sırasında İstanbul’da müstehcen diye kaldırttığı heykelle ünlendi. 1991’de RP-MÇP ittifakına karşı çıktı. Fazilet Partisi bölünme sürecinde Erdoğan’a karşı en sert tavrı aldı. Ergenekon operasyonlarını eleştirdi. Numan Kurtulmuş’un partiden tasfiyesini sağladı. Ve son olarak da Saadet Partisi’ni muhalefet cephesinden çıkarmaya çalıştı.
Bu uzlaşmaz tavırları yüzünden de hakkında bir zamanlar Abdullah Öcalan’ın gerçek adının Agop Agopyan olduğunun söylenmesinden farksız, paslı kör testereyle oluşturulmuş, kötülüklerin kaynağını kriptolukta, sütü bozuklukta, kökende bulan ülkenin en eski, en geri bakışının ürünü bir komplo teorisi üretildi.
Ama buradaki esas mesele zaten bu tarz ırkçı komplo teorilerine itibar edenlerin bunu bir suçlama gibi kullanmasında değil.
Güya ırkçılığa karşı olan bazı muhaliflerin de bu kör testereden çıkmış ırkçı komplo teorisini dolaştırmakta, bunun üzerine konuşmakta bir beis görmemesinde.
Bu da Türkiye’de düşman olarak bellenene karşı her türlü saldırının nasıl kolayca meşru olarak görülebildiğinin son bir örneği olarak kayıtlara geçmiş oldu.
Asiltürk ailesine ve Saadet camiasına tekrar başsağlığı dilerim.
Hala tatmin olmayanlar için babasının ve annesinin mezar taşları
https://www.karar.com/amp/yazarlar/yildiray-ogur/durmus-durduyan-elden-ele-dolasan-irkci-bir-komplo-teorisi-1590819?__twitter_impression=true
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder