“Geçmiş yaşanmıştır, gelecek yaşanacaktır. Geçmiş araştırılır, gelecek planlanır.”
Prof. Dr.
Nazif GÜRDOĞAN
“Geçmiş yaşanmıştır, gelecek yaşanacaktır. Geçmiş araştırılır, gelecek planlanır.”
Prof. Dr.
Nazif GÜRDOĞAN
“Ey Rabbimiz! Razıyız Senden, Razı ol bizden; hayırlar yaz başımıza, iyileri çıkar karşımıza!”
Gönenli Mehmet Efendi (k.s)
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu: “Başına bir felâket
geleni tâziye/tesellî eden kimse, o sıkıntıya sabreden kadar sevap kazanır.” (Tirmizi,
Cenâiz 71)
“Kendine usta diyebilmen için; önce ustanı geçeceksin, sonra seni geçecek bir öğrenci yetiştireceksin.”
Japon Atasözü
Beraber ağlamazsın, sonra kör dersin,
sağır dersin;
Bu hissizlikten insanlık hem iğrensin,
hem ürpersin!
Ne ibret, yok mu, bir bilsen kızarmak
bilmeyen çehren?
Bırak tahsili evladım, sen ilkin bir hayâ
öğren!
MEHMET AKİF ERSOY
Ebediyete irtihal eden ülkemizde Radyasyon Onkolojisi'nin duayenlerinden İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nün kurucusu, İstanbul Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Nijad Bilge hocamıza Allah'tan rahmet; kederli aile fertlerine, arkadaşlarına, öğrencilerine, dost, akraba ile sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Ruhu şâd, kabri nur, mekânı cennet olsun.
Türk
demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan ve milletin vicdanında derin
yaralar açan 27 Mayıs Darbesi'nin 62. sene-i devriyesinde; millet adına karar verme
yetkisi bulunmayan cuntacılar tarafından haksız, hukuksuz ve sözde yargılama
ile vicdansızca idam cezasına çarptırılarak Türkiye siyasi tarihinde idam
edilen ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan merhum #AdnanMenderes ile Dışişleri
Bakanı merhum Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye
Bakanı merhum Hasan Polatkan’ı rahmetle yâd
ediyorum. Ruhları şâd, kabirleri
nur, mekânları cennet olsun. https://youtu.be/koTuzJGFY5U
Cumanız mübarek olsun.
"Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde, uyardığınız halde sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur."
Hz. Ömer (r.a)
Cemil Meriç
"Bir derdin varsa, varsın. Bir derdin varsa, bir ‘dünya’ kurarsın. Bir derdin yoksa, yoksun ve sadece bir ‘rakamsın’. Derdin kadarsın..."
Yusuf KAPLAN
Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU) tarihi bir
başarıya imza atarak Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Danışma Komitesi (EU OSHA)
tarafından Covid-19’un meslek hastalıkları listesine eklemesini sağladı.
https://ses.org.tr/2022/05/covid-avrupada-meslek-hastaligi-olarak-tanindi/
"Ney'e 'sır taşıcıyıcısı'
diyorlar." ifadesini
kullanan Mengüç, şunları anlattı:
Bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) tek
başına otururken Hazreti Ali (r.a) yanına geliyor. "Sizi çok dertli gördüm. Bir probleminiz mi var?" diyor. Efendimiz (SAV), "Bana Miraç'da verilen sırları düşünüyorum, ya Ali!" cevabı veriyor. Hazreti Ali de "Birazını benimle paylaşabilir misiniz?" diyor. Efendimiz (SAV), "Ya Ali, kaldıramazsın." diyor.
Peygamberimiz (SAV) Hazreti
Ali'yi (r.a) çok istekli görünce sırlarının bir kısmını anlatıyor. Hazreti Ali
(r.a) o sırları duyduğu anda göğsünde bir kabarma, taşkınlık hissediyor.
Söylemek, bağırmak istiyor. Ama sırdır, söyleyemiyor. Hemen Mekke'nin dışına
çıkıyor. Kör bir kuyu buluyor. Ve o kuyuya bağıra bağıra içindekileri
anlatıyor. Sonra rahatlıyor. O su vermeyen kuyu, Hazreti Ali'nin (r.a) verdiği
sırları kaldıramayarak taşmaya başlıyor. Su taşınca suyun çevresindeki
kamışları besliyor.
Kamışlar zamanla büyüyor. Bir gün oradan geçen bir çoban, rüzgarın
kamışlarda çok hoş bir ses çıkarttığını fark ediyor. Kesip, belirli işlemlerden
geçirip onu üflemeye başlıyor.
Bir gün Hazreti Muhammed (SAV) ile Hazreti
Ali (r.a) develeri ile oradan geçerken bu çobanın çaldığı kamışın sesini
duyuyor. Efendimiz (SAV) devesini durduruyor. Hazreti Ali'ye (r.a) dönüp, "Ya Ali, sen benim sırlarımı birine mi anlattın?" diye soruyor. Efendimiz'in (SAV), "Bu kamış parçası kıyamete kadar benim sırlarımı taşıyacak,
sadece kalbi açık olanlar duyabilecek." dediği de rivayet ediliyor. O yüzden
Mevlana da Mesnevi'nin ilk beyitlerinde şöyle diyor: Sırrın uzak değil, yakın bir yerde ama onu duyacak göz,
duyacak kulak nerede?
https://youtu.be/z9WBQcE9fSc
Çerkeslerin, #21Mayıs1864’de ölümcül koşullar altında anavatanları Kafkasya'dan sürülmesi ile Çerkesya, haritalardan ve hafızalardan silinmek istenilmiştir.
Çarlık Rusya’sının uyguladığı soykırım ve sürgünün 158. sene-i devriyesinde savaşta, sürgün yollarında can veren Çerkes soydaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum. Soydaşlarımızın ruhları şad olsun.
Yaşanan vahşet o kadar büyüktü ki; Rus edebiyatının simge ismi Tolstoy, şunları not etmişti: “Rus askerinin gecenin kara örtüsü altında gerçekleştirdiği vahşet, o kadar dehşet vericiydi ki, hiç bir rapor görevlisi bunları aktarmaya cesaret edemezdi.”
Bugünkü Rusya Federasyonu, Çarlık Rusyası’nın mirasçısı olarak Kuzey Kafkasya’da uyguladığı soykırım ve sürgünden dolayı resmi olarak özür dilemeli ve Çerkes Soykırımını tanımalıdır!
Bu bir göç değil, soykırımdır! Soykırım ve sürgün insanlık suçudur!
İnsanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birinin yaşandığı #21Mayıs1864 #Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü #Unutmadık! #Unutmayacağız! #Unutturmayacağız!
https://youtu.be/E8LRsx7VUaA
Güftesi
Orhan Veli Kanık‘a, bestesi Şekip Ayhan Özışık‘a ait eseri, TRT İstanbul
Radyosu'nun Türk sanat müziği ses sanatçısı Necmettin Yıldırım’dan dinleyelim:
İstanbul'da, Boğaziçi'nde bir garip Orhan Veli'yim
https://youtu.be/-U6iTwb6_FM
Fil çoğalsın, Ebabilden umut kesilmez;
Firavun azsa da, Nil'den umut kesilmez!
Zalimler ölmüyor diye yese kapılma;
Sabret hele, Azrailden umut kesilmez!
Abdurrahim KARAKOÇ
”Ölüm hak, miras helâl. Hangi miras? Miras kütüphane. Miras terbiye. Miras namus. Miras temiz kalmış bir insan!”
Cemil
Meriç
Tekvando
antrenöründen seçmelere katılan kız sporcusuna Osmanlı tokadı!
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlandığı dün, Diyarbakır
Kayapınar ilçesindeki Türkiye Gençler Tekvando İl Seçmelerine katılan kız
sporcu, rakibine yenilip elendi. Antrenör O.B., kazanan rakip sporcuyu tebrik
etti, ardından da seyircilerin gözü önünde elenen sporcusuna tokat attı.
https://youtu.be/_31w2LADSeg
Güftesi
Yahya Kemal Beyatlı’ya, bestesi Münir Nurettin Selçuk’a ait meşhur eseri, tenor
Murat Karahan’dan dinleyelim: “Dönülmez Akşamın Ufkundayız”
https://youtu.be/8zf-VGVxz8A
19 Mayıs, istiklali şiar edinmiş milletimizin, tüm zorluklara rağmen verdiği mücadelenin simgesidir. Kurtuluş mücadelemizin dönüm noktası 19 Mayıs’ın 103. yıldönümünde geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı tebrik ediyorum.
İstiklâl ve istikbâl mücadelemizin ilk adımının atıldığı ve Kurtuluş Savaşı ile taçlandırdığımız bu özel gün vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatanımız için mücadele eden Kurtuluş Savaşımızın tüm kahramanlarını, aziz şehit ve gazilerimizi minnet ve rahmetle yâd ediyorum.
https://youtu.be/dizutGRvtHc
İnsanlık
tarihinde cüzzamlı hastalara karşı oluşan kötü yargıyı ortadan kaldırmak, erken
teşhis ve tedaviyi sağlamak, lepra farkındalığını artırmak amacıyla hayatını
cüzzam ile savaşa adayan, sadece tel örgülerin gerisinde yaşamaya mahkûm
edilmiş cüzzamlıların değil, onların ailelerinin de onurlu bir yaşama kavuşması
için Doğu Anadolu’nun unutulmuş köylerinde cüzzamı ilk kez kayıt altına alan,
tıp alanındaki uluslararası başarıları ile daima övündüğümüz, öğrencisi olma ve
gönül huzuruyla vazife yapma bahtiyarlığını yaşadığım branşında ülkemizin
sağlık hizmetine önemli katkılar sağlamaya devam edeceğine inandığım İstanbul
Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nin 1981-2002 yılları arasında 21
yıl gönüllü olarak Başhekimliğini de yapan, iyi hekimlik değerlerimize katkısı
sonsuz olan değerli bilim insanı Prof. Dr. Türkan Saylan hocamızı, vefatının 13. sene-i devriyesinde rahmetle yâd ediyorum. https://youtu.be/j9F_mWL6K-s
İsrail’in 20. y.y.’ın başlarından itibaren Filistin’de gerçekleştirdiği ihlal ve katliamlar, 14 Mayıs 1948’de Filistin toprakları üzerinde işgal devletinin kuruluşunu ilan etmesiyle daha da şiddetli bir hal almıştır.
Hakları, toprakları, vatanları, canları, malları gasp edilen Filistinliler takvimlerin 15 Mayıs 1948’i gösterdiği bu günü büyük felaket anlamına gelen “en-Nakba” olarak adlandırmaktadırlar.
500’den fazla köyün Siyonist İsrail tarafından yerle bir edildiği topraklar, sağ kalanların ve eşleri çalışma ya da toplama kamplarına götürülen kadınların önce canlarını ve çocuklarını sonra da yıkılan evlerinden kurtarabildiklerini alarak en yakın Arap ülkesine sığınmalarına şahitlik etmiştir. 800.000 Filistinlinin kitlesel göçü ile sonuçlanan Nakba, Filistinli mülteciler sorununun da başlangıcını oluşturmaktadır.
Bu olay, Filistinli mülteciler sorununu uluslar arası toplumun gündemine taşımıştır. Halen 10 milyonu aşkın Filistin nüfusunun yaklaşık 6 milyonu kendi yurtlarından uzakta mülteci olarak yaşamakta ve işgal edilen evlerine dönecekleri günü beklemektedir.
Siyonist İsrail’in, Filistin topraklarını işgal etmesiyle başlayan “Büyük Felaket“ #Nakba’nın 74. sene-i devriyesinde sürgünde ve hicrette şehit olan Filistinlileri, rahmetle yâd ediyorum.
https://youtu.be/AnRDGwcGdRE?si=ghgz1snagbLuvU3k
Dünyadaki adaleti en iyi gösteren heykel: Adalet, zengin ve güçlünün elindedir!
Bazen bir fotoğraf bin söze bedeldir türünden olan bu eser, dünyada adaleti gösteren en iyi heykeldir. Üçüncü dünya ülkelerini temsil eden zayıf Afrikalı'nın sırtında emperyalist ülkeleri temsil eden şişman zengin. Elinde ise Themis'in Adalet Terazi'si.
Haliç Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatma Çiçek Derman, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun
kültür-sanat etkinlikleri kapsamında düzenlendiği “Hayata Dair Konuşmalar”
programında “Gençlerle Sohbet” başlıklı konuşmasında; hayat hikâyelerini,
başarı ve başarısızlıklarından edindikleri tecrübeleri gençlerin soruları
eşliğinde paylaştı. https://youtu.be/iNXEp62P4u8
“İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç; önce milletin ve nihayet Allah'ın önüne hesap verecektir!”
ALİYA İZZETBEGOVİÇ
Bir hadîs-i şerîfte şöyle
buyurulmaktadır: “Bir adam yolda yürürken yol üzerinde bir diken dalı buldu ve
onu yoldan uzaklaştırdı. Bu sebeple Allah ondan hoşnut oldu ve onu bağışladı.”
(Müslim,
Birr 127)
İlâhî Ya Rabbi! “Bizi dosdoğru yola, kendilerine iman ve hidayet nimeti verdiğin kimselerin yoluna ilet. Gazabına uğramış olanların ve sapıtanların yoluna değil.” (Fâtiha, 1/1-7.) Âmîn!
Cumanız
mübarek olsun.
Ülkemizin her köşesinde insan hayatının kutsallığından
ödün vermeksizin, maddi ve manevi zorlukta sonsuz sabır, özveri, gayret ve
sevgi ile mesleğini icra etmeye çalışan, hastalıkta ve sağlıkta yanımızda olan,
gece gündüz demeden sağlığımız için tarifsiz fedakârlıkla çalışan; sevgi,
şefkat ve hoşgörünün simgesi haline gelen tüm Değerli Hemşirelerimizin, 12
Mayıs Dünya Hemşireler Günü ve 12-18 Mayıs Hemşireler Haftası kutlu
olsun. https://youtu.be/7GkCRRe_P_o
Ken'an Rifâî Hz.
1 Aralık 1955 Perşembe… ABD'nin Alabama eyaletinin Montgomery şehrinde Rosa Parks adında 42 yaşındaki ufak tefek siyahi bir kadın terzi şehir fuarındaki işinden akşam saat 6'da çıktı. Çok yorgundu ve tek istediği bir an önce evine ulaşmaktı. Belediye otobüsünün ortasındaki "değişken" statülü koltuklardan birine oturdu. Montgomery belediye otobüslerindeki ilk 4 sıra koltuklar beyazlara aitti. Siyahlara en arka koltuklar ayrılmıştı.
Ortadaki değişken statülü koltuklarsa beyazların
sıraları doluncaya kadar siyahların da oturabilecekleri koltuklardı. Beyazların
sıraları dolduğunda siyahlar oturdukları bu koltukları boşaltıp daha arkaya
geçmek zorundaydılar.
Eğer arkada da yer yoksa ayakta durmaları, eğer ayakta
duracakları yer de yoksa otobüsten inmeleri gerekiyordu.
O akşam bazı beyazlar ayakta kalınca şoför arkaya
doğru yürüyerek değişken statülü koltuklardaki siyahlara "kalkın"
şeklinde bir el işareti yaptı. Değişken statülü koltukların ilk sırasındaki üç
siyah erkek kalkıp arkaya yöneldi. Rosa Parks'ın yanında cam kenarında oturan
siyah erkek de kalktı. Rosa Parks ise cam kenarındaki koltuğa kaydı ve
kayıtsızca şoförün gözlerine bakmaya başladı.
Herkes büyük bir şok yaşıyordu. Şoför kızgınlıkla
neden kalkmadığını sordu. Rosa Parks yerini bir başkasına vermesi gerektiğine
inanmadığı söyledi. Şoför polis çağırdı, Rosa Parks tutuklandı ve 5 Aralık
Pazartesi günü mahkemece kamu düzenine itaatsizlikten 14 dolar para cezasına
çarptırıldı.
381 gün boyunca Montgomery'de bir tek siyah bile otobüse
binmedi. İşlerine, okullarına yürüdüler. Buldukları her özel araçla belediye
otobüsü bileti fiyatına siyahları taşımaya başladılar. Bazı beyaz ev kadınları
da arabalarıyla destek verdi. Belediye otobüslerini işleten şirket büyük maddi
zarar yaşadı. Bazı otobüsleri adeta çürüdü. Şehirde öfke yükseldi. Beyaz
çeteler işe yürüyerek giden siyahlara saldırmaya başladı. Bazılarını linç
ettiler. Ancak siyahlar boykota devam etti. Eylem sonunda zafere ulaştı ve 21
Aralık 1956'da Yüksek Mahkeme'nin siyahların otobüslerde istedikleri yere
oturabilecekleri yönünde karar vermesiyle siyahlar otobüs boykotunu sona
erdirdiler. Beyaz ırkçıların tepkisi sert oldu. Otobüslere silahlı saldırılar
gerçekleştirdiler. Siyahları dövdüler. Rosa Parks 1957'de ölüm tehditleri ve beyazların
ona iş vermemesi nedeniyle önce Virginia'ya, bir yıl sonra da Detroit'e
taşındı. Bir yandan çalışmaya bir yandan da sivil haklar hareketinde
mücadelesine devam etti.
Martin Luther King'in başını çektiği hareket giderek
büyüdü ve 1964'te çıkarılan yasa ile başarıya ulaştı. Direnişin sembolü haline
gelen Rosa Parks 24 Ekim 2005 günü 92 yaşında hayatını kaybetti.
Rosa Parks'ın o akşam bindiği otobüs günümüzde
Detroit'teki "Henry Ford Müzesi"nde sergileniyor.
Tarih kendiliğinden değişmez, onu değiştirmek için
yüreği tutuşmuş insanlar gerekir. Yıldız yürekli kadın Rosa Parks gibi…