TRT 1 ekranındaki Türkan Hanım'ın Konağı programında konuşan Neyzen ve Yazar Hakan Mengüç, "Ney"in derin anlamlar içeren felsefesini anlattı.
"Ney'e 'sır taşıcıyıcısı'
diyorlar." ifadesini
kullanan Mengüç, şunları anlattı:
Bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) tek
başına otururken Hazreti Ali (r.a) yanına geliyor. "Sizi çok dertli gördüm. Bir probleminiz mi var?" diyor. Efendimiz (SAV), "Bana Miraç'da verilen sırları düşünüyorum, ya Ali!" cevabı veriyor. Hazreti Ali de "Birazını benimle paylaşabilir misiniz?" diyor. Efendimiz (SAV), "Ya Ali, kaldıramazsın." diyor.
Hazreti Ali (r.a) dinlediği sırları taşıyamayınca...
Peygamberimiz (SAV) Hazreti
Ali'yi (r.a) çok istekli görünce sırlarının bir kısmını anlatıyor. Hazreti Ali
(r.a) o sırları duyduğu anda göğsünde bir kabarma, taşkınlık hissediyor.
Söylemek, bağırmak istiyor. Ama sırdır, söyleyemiyor. Hemen Mekke'nin dışına
çıkıyor. Kör bir kuyu buluyor. Ve o kuyuya bağıra bağıra içindekileri
anlatıyor. Sonra rahatlıyor. O su vermeyen kuyu, Hazreti Ali'nin (r.a) verdiği
sırları kaldıramayarak taşmaya başlıyor. Su taşınca suyun çevresindeki
kamışları besliyor.
Kamışlar zamanla büyüyor. Bir gün oradan geçen bir çoban, rüzgarın
kamışlarda çok hoş bir ses çıkarttığını fark ediyor. Kesip, belirli işlemlerden
geçirip onu üflemeye başlıyor.
Bir gün Hazreti Muhammed (SAV) ile Hazreti
Ali (r.a) develeri ile oradan geçerken bu çobanın çaldığı kamışın sesini
duyuyor. Efendimiz (SAV) devesini durduruyor. Hazreti Ali'ye (r.a) dönüp, "Ya Ali, sen benim sırlarımı birine mi anlattın?" diye soruyor. Efendimiz'in (SAV), "Bu kamış parçası kıyamete kadar benim sırlarımı taşıyacak,
sadece kalbi açık olanlar duyabilecek." dediği de rivayet ediliyor. O yüzden
Mevlana da Mesnevi'nin ilk beyitlerinde şöyle diyor: Sırrın uzak değil, yakın bir yerde ama onu duyacak göz,
duyacak kulak nerede?
https://youtu.be/z9WBQcE9fSc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder