Sûltân II. Abdülhamid Hân; tahttan indirilmesinin üzerinden 8 yıl, 9 ay, 13 gün geçmiştiki 10 Şubat 1918’de Beylerbeyi Sarayında hayata gözlerini yumdu. Vefât ettiğinde 75 yaşını 4 ay, 19 gün geçiyordu. Sûltân Mehmed Reşad’ın dışında bütün devlet adamlarının ve Hânedân üyelerinin eksiksiz katıldığı muhteşem cenâze töreninde, kendi döneminde huzur içerisinde yaşayan ve yere göğe sığmayan mahşerî kalabalık çok sevdikleri Ulu Hâkân için gözyaşı döktü.
Böylelikle, 1687 yılından günümüze kadar en uzun süre yönetimde kalan Devlet Başkanı Abdülhamid Hân, Sûltân Mahmud Türbesine dedesi II. Mahmud ile çok sevdiği amcası Sûltân Abdülaziz’in yanına defnedildi. Hâlen dünyanın dört bir yanından gelen sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir…
Dünya siyasetini iyi bilen Sultan Abdülhamid Han; Osmanlı girişimciliğini ve yerli sermayeyi güçlendirmek, ihracâtı artırmak, üretim yapısını Avrupa ile yarışır hale getirmek amacıyla İstanbul Ticaret Odası’nı da kurmuştur.
Mekteb-i Mülkiyye-i Şahâne adı altında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni, Mekteb-i Tıbbîye-i Şahâne adıyla Tıp Fakültesini, içinde fen fakültesi, edebiyat fakültesi ve hukuk fakültesini barındıran Mekteb-i Hukuk-i Şahâne’yi, Mekteb-i Şahâne-i Hendese-i Mülkiye adıyla Teknik Üniversite’yi, Mekteb-i Şahâne-i Sanayî-i Nefise adıyla Güzel Sanatlar Akademisi’ni kurduğu gibi; Yüksek Ticaret Mektebi, Yüksek Muallim Mektebi, Lisân Mektebi, Halkalı Yüksek Ziraat ve Baytar Mektebi, Deniz Ticaret Mektebi, Orman ve Mâden Mektebi gibi okulları da birbiri ardına açarak yüz binlerin eğitim görmesini sağlamıştır.
23 Aralık 1876’da ilk Devlet Anayasası olan Kanuni Esâsi’yi ilân ettirdiği gibi, 1880 yılında adı, “Yıldız İstihbarat Teşkilatı” olan İstihbarat teşkilâtını da o kurmuştur. 1895 yılında yine onun fermânıyla 27 dönüm üzerine yaşlı ve bakıma muhtaç insanlar için Darülaceze hayata geçirilmiştir.
İlk deniz müzesi de onun döneminde açıldı.
Hatta açmış olduğu Türk topraklarındaki ilk çocuk Hastanesi olan Hamidiye Şişli Etfal Hastanesinin trajedik bir de hikâyesi vardır.
1893 yılında Sûltân’ın emriyle ihtisas yapmak için Almanya’ya gönderilen doktorlar arasında bulunan 32 yaşındaki Dr. İbrahim Bey, Almanya dönüşü Deniz Hastahanesi uzman hekimliğine atanmıştı.
1898 yılı Ramazan Ayının sonlarına doğru bir cumartesi sabahı erkenden saraya çağırılır ve Sûltân Abdülhamid Hân’ın kızı 8 aylık Hatice Sûltân'ın hastalığını tedavi etmesi istenir. İbrâhim Bey çocuğu dikkatlice muâyene eder ve difteri tanısı koyar. Üstelik çocuğun havâle geçirdiğini durumun çok nâzik olduğunu çocuğun her ân vefât edebileceğini söyler. Gerçekten de aynı gün takvimler Şubat Ayının 12'sini gösterirken öğleden sonra çocuk vefât eder.
Abdülhamid Hân, kızının anısını yaşatmak üzere çocukları hastalıklardan koruyacak, hastalananları tedavi edecek ve en ileri tıp araştırmalarından yararlanarak incelemelerde bulunacak bir çocuk hastânesi kurulması talimatını verir ve Dr. İbrahim Bey'i bu iş için görevlendirir. Hazırlıklar bittiğinde 13 Mayıs 1898'da Kurban Bayramından bir hafta sonra temeli atılır. İlk başhekimi Dr. İbrâhim Bey olan hastane 5 Haziran 1899’da hizmete açılır ve günümüzde de hizmet vermeye devam etmektedir.
Tahtta kaldığı sürede yaptığı büyük hizmetlerden birisi de, İstanbul’dan kalkan bir trenin üç gün içerisinde Medine-i Münevvere’ye ulaştığı Hicaz Demiryolu projesini hayata geçirmesi olmuştur. Yine onun emriyle Ravza-ı Mutahhara ve Medine elektrikle donatılarak aydınlanması sağlanmıştır. Ayrıca Sirkeci Garı ile bir sanat eseri olan Haydarpaşa Garı’nı da yine o yaptırmıştır.
II. Abdülhamid’in önemli özelliklerinden biri de Türklük şuuruna sahip olması idi ve İslâm cemaatleri içinde en güvendiği unsur da Türklerdi. Bu yüzden dış Türklerle yakından ilgilendi. Daha saltanatının ilk yıllarında Buharalı büyük Türk âlimi Sultanahmet’teki Özbekler Tekkesinin Şeyhi Şeyh Süleyman Efendi’yi resmî vazife ile 1876 yılında Türkistan’a gönderdi. Yine Macaristan/Peşte’de 1877 yılında toplanan Turan Kongresi’nde de Türk Hâkânı’nı yine Süleyman Efendi temsil etmişti.
Saray bahçelerinin muhafazası için tüfekli Arnavut birlikleri nöbet tutsa da, kendi hayatını Türklere üstelik kendisinin de mensubu olduğu Oğuz’un Kayı Boyu’nun Karakeçili Aşiretinin Türkmenlerine emânet etmiştir. “Öz hemşerilerim” dediği Karakeçili aşiretinden iki yüz kişilik bir Söğütlü Maiyet Bölüğü kurdu. Yakın korumaları bu Türkmenler olduğu gibi, yatak odasının kapısında yatan yüzbaşı da mutlaka Karakeçili olmuştur.
Güney Afrika ve Japonya gibi uzak ülkelere din âlimleri göndererek İslâmiyet’in oralarda da yayılması için çalıştı. Pekin’de onun adına bir İslâm üniversitesi açıldı ve kapısında Türk bayrağı dalgalandı.
Hatta açmış olduğu Türk topraklarındaki ilk çocuk Hastanesi olan Hamidiye Şişli Etfal Hastanesinin trajedik bir de hikâyesi vardır.
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/halit-kanak/vefat-yildonumunde-cennetmekan-sultan-ii-abdulhamid-han-10-subat-1918-44508.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder